Donald Trump’ın izlediği dış politikalar sonrası Kanada’nın Avrupa Birliği’ne katılımı tartışma konusu oldu. Alman vekil Joachim Streit’in başlattığı kampanya dikkati çekerken olası süreçteki pürüzlerin giderilebileceği belirtiliyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden iktidara gelişiyle birlikte dünya siyasetinde dengeler sarsılırken, Kanada ile Avrupa arasında yeni bir yakınlaşma olasılığı gündeme geldi.
Trump’ın geleneksel müttefiklerle bağları zayıflatması ve küresel ticaret savaşlarını tetiklemesi, Kanada’daki güven ortamını sarstı.
The Guardian’ın aktardığına göre bu gelişmelerin ardından Alman siyasetçi Joachim Streit, Avrupa Parlamentosu’nda Kanada’nın Avrupa Birliği’ne katılımını gündeme getirdi. Her ne kadar bu teklif şu an için sadece arzu edilebilir seviyede olarak görülse de, Avrupa ve Kanada kamuoylarında ses getirmeye başladı.
“KANADA, AVRUPA DIŞINDAKİ EN AVRUPALI ÜLKE”
Avrupa Parlamentosu üyesi Streit, Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun da vurguladığı gibi, Kanada’yı “Avrupa dışındaki en Avrupalı ülke” olarak nitelendiriyor. Streit’e göre Kanada’nın AB’ye katılması, hem ekonomik hem de siyasi anlamda birliğe büyük katkı sağlayabilir.
“Kanada AB üyesi olsaydı, ekonomik büyüklük açısından dördüncü sırada yer alırdı” diyen Streit, Kanada’nın NATO üyesi olduğunu ve iş gücünün yüzde 58’inin üniversite mezunu olduğunu vurguladı. Ülkenin zengin enerji kaynaklarının, özellikle Rus gazına olan bağımlılığı azaltma noktasında Avrupa için stratejik öneme sahip olduğunu da belirtti.
KANADA’DA YANKI BULDU
Streit’in önerisi yalnızca bireysel bir çıkış değil. Ocak ayında Almanya’nın eski dışişleri bakanı Sigmar Gabriel de benzer bir çağrıda bulunarak, Kanada’nın AB’ye davet edilmesi gerektiğini söylerken “Zaten bazı AB üyelerinden daha Avrupalılar” dedi.
Şubat ayında yapılan bir kamuoyu araştırması da bu fikrin Kanada’da yankı bulduğunu gösterdi. Bin 500 Kanadalı ile yapılan ankette, katılımcıların yüzde 44’ü ülkenin AB üyeliğinin araştırılmasını destekledi.
HUKUKİ ENGELLER VAR AMA…
AB Antlaşması’na göre yalnızca “Avrupa devletleri” birliğe üye olabiliyor. Ancak Streit bu teknik detayı sorguluyor. Fransa’nın denizaşırı toprakları gibi, Avrupa dışında olup AB’ye bağlı olan örnekleri hatırlatarak, Kanada’nın da benzer bir formül ile entegre edilebileceğini savunuyor.
Ayrıca Kanada ile Danimarka arasında, Hans Adası üzerinde minik bir kara sınırının bulunduğunu dile getirerek, “Kanada aslında Avrupa’ya coğrafi olarak da bağlı” diyor. Streit’e göre, Kanada’nın İngiliz Milletler Topluluğu ve İngiltere ile tarihi bağları da bu entegrasyon için güçlü bir zemin oluşturabilir.
SİYASİ ERASMUS: DERİN ENTEGRASYONA İLK ADIM
Streit, Kanada ile AB arasında sembolik ve işlevsel bir yakınlaşma için “siyasi Erasmus” adını verdiği bir değişim programı öneriyor. Bu program sayesinde Avrupalı bürokratların Kanada federal sistemini yakından tanıması, Kanadalı yetkililerin ise Avrupa kurumlarına aşina olması sağlanacak.
Streit, bu önerisini AB Komisyonu’na sunduğunu ve Kanada’nın AB’nin bilim araştırmaları programı Horizon ile serbest ticaret anlaşmalarına zaten entegre olduğunu hatırlatıyor.
“TEKNİK ENGELLER AŞILABİLİR”
Joachim Streit’in kampanyası kısa sürede medya ilgisiyle karşılandı. Avrupa’da ve Kanada’da haberleştirilen girişim, hem vatandaşlardan hem de siyasilerden sınırlı da olsa destek görmeye başladı. Bazı vatandaşlar, Kanada’nın Britanya aracılığıyla Avrupa’ya bağlı olduğunu, dolayısıyla teknik engellerin aşılabileceğini savunuyor.
Streit, Kanada’nın kralı olan Charles’ın bir Avrupalı olmasına dikkat çekerek, “Kim Kanada’nın başı? Kral Charles. O bir Avrupalı,” diyerek sembolik bağların da altını çizdi.
“BU FIRSAT ANINI DEĞERLENDİRMELİYİZ”
Streit, önerisinin gerçekleşmeyebileceğini kabul etse de, bu sürecin en azından Norveç veya İsviçre modeli gibi daha derin ilişkiler kurulmasına vesile olabileceğine inanıyor.
“Bazen tarihte fırsat pencereleri açılır ve hızla kapanır. Belki de bu fırsat anını değerlendirmeliyiz,” diyerek kampanyasını sürdürüyor.