Sokak röportajında kullandığı sözler nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçları nedeniyle tutuklanan Dilruba K’nın avukatları konuştu. Hukukçular, tutuklama kararının “sokak röportajlarında vatandaşların mikrofonlara konuşmamasını sağlamaya yönelik” olduğunu savundu. Tutukluluğun Anayasa ve AİHM kararlarına aykırı olduğunu belirterek karara itiraz edeceklerini anlattı.
“Tüylü Mikrofon” isimli YouTube kanalının yaptığı sokak röportajında Instagram’a erişim engeli getirilmesiyle ilgili konuşan Dilruba K., kullandığı ifadeler nedeniyle tutuklandı.
Röportajında Instagram’a getirilen erişim engelini eleştiren Dilruba K., saat sabah 10.00’da gözaltına alındı, daha sonra İzmir Adliyesi’ne sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Dilruba K., tutuklanarak cezaevine sevk edildi. “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlarından tutuklanan Dilruba K.’nın İzmir Barosu’na üye avukatlarından Hüseyin Yıldız konuyla ilgili bilgi verdi.
Yıldız, yarın (14 Ağustos) karara yönelik itirazda bulunacaklarını dile getirdi. Yıldız, “Konuşmada Cumhurbaşkanlığı’na hakaret yok, ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama’ suçu da yok. Bazı cümleler kaba ve istenmeyen sözler ama nihayetinde halkı kin ve düşmanına tahrik veyahut alenen aşağılama suçunun oluşabilmesi için belli başlı birtakım hukuki unsurların bir arada olması gerekiyor. Bu da yok dosyamızda” dedi ve konuşmanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu söyledi.
Tutuklama kararının farklı bir amacı olduğunu savunan Yıldız, “Sokak röportajlarında uzatılan mikrofonlara vatandaşların konuşmamasını sağlamaya yönelik yapılmış bir tutuklama olarak görüyorum bunu” diye konuştu.
Yıldız, şöyle devam etti:
“İtiraz edeceğiz, unsurları oluşmayan suçlardan dolayı tutuklama kararı verilemez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) birçok kararı var bu yönde.”
“Sözler ifade özgürlüğü kapsamında yer alıyor”
Dilruba K.’nın avukatlarından İzmir Barosu Üyesi Elif Aktaş Yaka ise “Verilen kararın hukuka uygun olmadığı ve tahliyesinin derhal gerçekleşmesi gerektiği kanaatindeyiz” dedi.
Yaka sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müvekkilin ifadeleri, ifade özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün uzantısı olan eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilmeli. Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz. Düşünce ve ifade özgürlüğü Anayasa’nın 26/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde düzenlenmiştir.”
Anayasa’nın 26. maddesinin 1. fıkrasını hatırlatan Yaka mevzuatın “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” düzenlemesine değindi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde madde 10’a vurgu yapan Yaka, “Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar” yönündeki yasal düzenlemeyi hatırlattı.
“Tutukluluk gerektirecek suç unsuru yok”
Yaka, Dilruba K.’ya isnat edilen suçların tutukluluk için gerekli katalog suçlardan olmadığını söyledi. Yaka sözlerini şöyle sürdürdü.
“Tutuklamanın son çare olan bir güvenlik tedbiri olması göz önünde bulundurulduğunda, kaçma ve delilleri yok etme anlamında herhangi bir yola başvurmayan ve böyle bir şüphesi de bulunmayan müvekkilin tutuklanarak hürriyetinden yoksun bırakılması gerek Anayasa’ya gerekse de AİHS’ne açıkça aykırı. AİHM de içtihatlarında tutuklamanın en son önlem olarak uygulanması gerektiğinden bahsetmekte. CMK 109’daki adli kontrol şartının tutuklamaya göre öncelikle uygulanması gerekir. Tutuklama en son tedbirdir.”
İsnat edilen suçların Türk Ceza Kanunu’nda yer alan alt ve üst sınırlarına göre tutukluluk tedbirinin ağır ve ölçüsüz olduğu vurgulayan Yaka, müvekkilin kaçma, delilleri karartma şüphesi olmadığını savundu.
Dilruba K. hangi sözleri kullandı?
İzmir’de Tüylü Mikrofon’a konuşan Dilruba K., Instagram’a erişim engelinin getirilmesinin sorulması üzerine “21. yüzyılın göbeğinde kalkıp da parlamenter sistemden çıkıp, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni kalkıp da tek bir adama verirsek, o da böyle babasının çiftliği gibi, ahırı gibi kullanır. Kendi Instagram’ı açık bir şekilde cuma mesajları yayımlıyor. Ve hatta bunu destekleyenler de var: ‘Tabii ki kullanacak tabii ki açacak’ diye. Bu dediğim yanlış da anlaşılabilir başka yerlere de gidebilir. Hiç umurumda değil” sözlerini kullandı.
Ayrıca Dilruba K., Hamas lideri İsmail Haniye’nin ölümü üzerine millî yas ilan edilmesine tepki gösterdi ve hükümete destek verenleri eleştirdi.