CHP lideri Özel, son anketlerde partisinin oy oranın yüzde 40’ın üzerinde, AK Parti’nin oy oranının ise yüzde 30’un altında olduğunu söyledi. Erken seçim çağrısını yineleyen Özel, “Erdoğan’a sesleniyorum; 2 Kasım’da çık karşımıza, getir sandığı. Seni yüzde 29’la orada oturtmam” dedi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a seslenerek 2 Kasım’da erken seçim çağrısı yaptı. Büyükçekmece’de düzenlenen mitingde konuşan Özel, şunları söyledi: “Sandığı ne zaman istiyoruz, artık bunun adını koyalım. Bugün çıkan anketlerde kararsızlar dağıtılmadan AK Parti yüzde 30’un altında. CHP kararsızlar dağıtılmadan 4, 4.5, kararsızlar dağıtıldığında 6-7 puan ileride. CHP çok partili dönemde 1977’deki 41.5’lik puana en yakın durumda, yüzde 40’ın üstünde. Şimdi Erdoğan’a sesleniyorum; benim adayım belli, sandığı istiyoruz. Oyumuz belli, oyun belli. 2 Kasım Pazar günü çık karşımıza, getir sandığı. Seni yüzde 29’la orada oturtmam. Yüzde 29’la orada oturamazsın, milletten kaçamazsın. Cesaretin varsa hodri meydan, getir sandığı. Buradan Erdoğan’a bir kez daha sesleniyoruz. Milletten kaçamazsın, sandıktan kaçamazsın. Yüzde 29 oyla orada oturamazsın. Seni oturtmayız. 2 Kasım Pazar, adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Ekrem Başkan’ın afişleri yasak, sesi yasak, korkuyorlar ama ister afişi yasakla, ister sesini yasakla, ister zindanda tut, sandığı getir Ekrem Başkan’ın bir vesikalığına yenileceksin.”
Özel’in açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar şöyle:
- “Bugün buraya Silivri’den geldim. Silivri’de (tutuklu Büyükçekmece Belediye Başkanı) Hasan Akgün Başkanımızı ziyaret ettim. Hasan Akgün Büyükçekmece’de tam 7 kez seçime girdi, 7 kez seçildi. 31 yıldır Belediye Başkanı olarak, 50 yıldır belediyeci olarak buralara, sizlere hizmet etti. Hasan Başkan’dan Büyükçekmece vazgeçmedi. Memnuniyet yüzde 65. Altı sefer seçilmiş, en az iki kişiden birinin oyunu almış. Kimi koyduysak ankete Büyükçekmece, Hasan Akgün dedi, başka bir şey demedi. 30 yıl boyunca buraya binlerce müfettiş gelmiş, incelemiş, hiçbir kusur bulmamış. Şimdi bu sene, 7’nci döneminde güya gelmişler, Hasan Başkanda kusur bulacaklar, kara çalacaklar. Bu ilçenin tanınmış müteahhitlerinden biri inşaat yaparken fore kazıkları çakmamış, vatandaşın biri CİMER’e şikayet etmiş, CİMER buraya yollamış. Hasan Başkan gitmiş, bakmış, kazıklar çakılmamış, inşaatı mühürlemiş. Müteahhit mahkemeye gitmiş, mahkeme Hasan Başkan’ı haklı bulmuş. Bu müteahhit Hasan Başkan aleyhine, ‘Rüşvet istedi vermedim diye inşaatımı mühürledi’ diyor. Yaz iddianameyi, görelim bakalım bu müteahhidin söylediğini. İftiracı üzerinden bunu getirip ifade verdirtiyorsunuz.
- Bir AVM var, bir başka müteahhit emsal artışı istiyor. Hasan Başkan diyor ki, ‘Bunu veririm ama 45 derslikli kız meslek lisesi yaparsın’. Kabul ediyor, resmi protokol yapıyorlar, 45 derslikli kız meslek lisesi karşılığı AVM’ye emsal veriliyor. Savcı bunun adına rüşvet diyor. Ey savcı, bu İstanbul’da ne AVM’ler diktiniz, ne gökdelenler diktiniz. Tayyip Erdoğan diyor ya, ‘Bu şehre ben dahil ihanet ettik’. Geldiklerinde 4 gökdelen vardı, şimdi 257 tane. O artışlardan ayakkabı kutuları doldu, çikolata kutuları doldu. Elbise askıları doldu. ‘Babacığım sıfırladım’ dedi. Hasan Akgün, cebine bir lira koymamış, 45 derslikli kız meslek lisesi yaptırmış. Eğer suçu buysa helal olsun Hasan Başkana. O emsal artışlarıyla kimler cebine neleri koyuyor, bütün İstanbul biliyor. En iyi de AK Partililer biliyor. ‘Biz bu partiyi erdemliler hareketi diye kurduk, şimdi emsalciler hareketine döndük’ diyorlar. Biz de leke yok, kirli ellerinizi çekin başkanımızın üzerinden. Bir başka müteahhide şikayet yaptırmışlar. ‘Bana kreş yaptırdı’. Bir başkasına şikayet yaptırmışlar. ‘Bana hasta bakım evi yaptırdı.’ Ankara Büyükşehir’de 97 yolsuzluk dosyasına savcıdan önce Süleyman Soylu el koydu, birini bile açmıyorlar. Her birisi Melih Gökçek’in haksız emsal artışları karşısında aldıkları. Bugün okul yaptırana, kreş yaptırana cebine bir kuruş koymayıp, bu kentin rantını bu kente aktarana iftira atamazsınız.
- 21 yıl önce kızının aldığı evin hesabını soruyorlar, belgesi çıkınca pardon diyorlar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’na Boğazda hem de korunması gereken kültür varlığıyken, üzerine çivi çakmak yasakken villa veriyorlar. En pahalı malzemeyle donatıyorlar. Bundan önce başka başsavcı oturmuş mu orada? Öyle bir masraf yapıyor oraya. Devletin ödeyebildiği para belli, yapılan masraf belli, arası nereden geldi, o da Özgür Özel’in kara defterinde kayıtlı, soracağım hesabını. Havuzda çalışan 3 işçiye kimin kapris yaptığını, kimin burnundan getirdiğini, evin camları takılırken neler olduğunu teker teker biliyorum, hepsinin hesabını soracağım. Bu yaptığınızı burnunuzdan getireceğim. O lojmana yapılan ödemeleri dökün. Faturaları dökün. Devletin ödediği para da görünsün, açıktan ödenen para da görünsün. Hodri meydan.”