27 Haziran 2025

    Türkiye’nin AB üyelik süreci darbe yasalarının kalıcı olmasıyla durdu… Mevcut sistem rus modeline benzedi

    15 Mayıs 2025

    AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Euronews Türkçe’ye verdiği özel mülakatta, Türkiye’nin AB’ye tam üyelik hedefinden uzaklaştığını, mevcut sistemin ‘Rus modeline’ benzediğini değindi. Amor, PKK’nın feshinin vize serbestisi kriterine olası etkisi ile Türkiye’nin vize sorununa dair de konuştu.

    Avrupa Parlamentosu Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sanchez Amor, Çarşamba günü Euronews Türkçe’ye verdiği özel mülakatta, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından çıkarılan olağanüstü hal (OHAL) yasalarının kalıcı hale gelmesi nedeniyle durduğunu ifade ediyor.

    Darbe girişiminden sonra Türkiye’nin tehditlere karşı olağanüstü yasalar çıkarmasını doğal karşılayan AP Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, bu yasaların darbeyle ilgisiz kişilere de kullanıldığına dikkat çekiyor.

    Sanchez Amor, darbe girişimi sonrası getirilen “kayyum düzenlemesine” atıfta bulunarak, “Devleti darbeden korumak için çıkarıldığı söylenen bu yasalar, darbe ile ilgisi olmayan kişilere karşı da kullanılmaya başlandı. Sonrasında bu olağanüstü yasaların kalıcı hale gelmesi Türkiye’deki yapının AB’nin genetik kodlarıyla bağdaşmaz hale gelmesine yol açtı” diyor.

    Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından 1988’de iptal edilmiş olan kayyum düzenlemesi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan bir Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Belediye Kanunu’na geri getirilmişti.

    Bu düzenleme olağanüstü hâl döneminde çıkarılan 674 sayılı KHK ile İçişleri Bakanı’na “terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırma” yetkisi veriyor.

    İlk olarak Kürt merkezli siyaset yapan o dönemki Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kayyumlardan etkilendiğini ve ardından son dönemde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) belediyelerinin kayyumlarla karşı karşıya kalmasına atıfta bulunan Sanchez Amor, “Seçimle gelen başkanlar, seçim kaybeden partinin atadığı görevlilerle değiştiriliyor. Bu, dışarıda açıklanması çok zor bir durum. Bu nedenlerle AB’ye katılım süreci donduruldu,” diye konuşuyor.

    Sanchez Amor, kayyum atamalarını “gülünç” olarak nitelendiriyor. 

    “Bazen kendi balonunuzda yaşarken dışarıdan nasıl göründüğünü fark etmiyorsunuz. Ama dışarıdan bakıldığında bu çok gülünç. Bir belediye başkanıyla ilgili bir sorun varsa, onun yerine seçimi kazanan partiden biri geçmeli. Ama siz darbe sonrası bu yasayı çıkardınız ve tehlike geçmiş olmasına rağmen hâlâ kullanıyorsunuz. Dünyada böyle bir yasa kullanan başka bir ülke var mı bilmiyorum.”

    İmamoğlu yorumu: ‘Sabaha karşı kapıyı polis değil, sütçü çalar’

    Sanchez Amor, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınma şeklini “gerçek bir demokraside asla kabul edilemeyecek bir uygulama” olarak tanımlıyor:

    “Sabaha karşı İmamoğlu’nun evine polis gönderiyorsunuz, sanki elinde bomba, silah varmış gibi. Bu, halkın gözünde onu kriminalize etme çalışmasıdır. Demokrasilerde birine dava açılırsa çağrı mektubu gönderilir.”

    Eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill tarafından söylenen bir söze atıfta bulunarak demokrasi vurgusu yapan Sanchez Amor, “‘Demokrasi, gecenin üçünde kapı çalındığında muhtemelen sütçünün gelmesi anlamına geliyor.’ Bu, Türkiye’deki demokratik gerilemeyi anlatmaya yeter. Demokrasi ile Türkiye arasındaki fark budur,” diyor.

    Avrupa Parlamentosu raporu da bu konulara değiniyor. Raporda, özellikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın siyasal süreçlerde “araçsal bir rol üstlendiği” ve muhalefeti etkisizleştirme amaçlı kullanıldığı eleştirisi yer alıyor.

    ‘Mevcut sistem Rusya modeline benziyor’

    Türkiye’nin mevcuttaki uygulamalarla AB üyelik hedefinden uzaklaştığına değinen Sanchez Amor, ülkedeki sistemi “Rusya modeline” benzetiyor.

    “Sistemin biraz Rus modeli gibi koktuğu hissedilmiyor mu?” diyen Sanchez Amor sözlerine şöyle devam ediyor:

    “AK Parti’nin Türk toplumuna sunduğu toplum modeli, Rus modeline benziyor. Bir tek adam yönetimi, seçimler, az ya da çok muhafazakarlık, seçimlerden sonra da denge denetimi eksikliği, düşük parlamento fiiliyatı, medya özgürlüğün olmaması ve her türlü eleştiriye baskı…”

    “Muhalif figürler yargılanıyor. Şimdi İmamoğlu, ama öncesinde DEM ve CHP’den pek çok belediye başkanı, gazeteciler, avukatlar, barolar, tabip odaları, öğrenciler… Bu modelin olgun bir demokrasiyle bağdaşmadığı gerçekten hissedilmiyor mu? Eğer olgun bir demokrasi değilseniz, Avrupa Birliği üyesi olamazsınız. Gerçek bu.”

    Türkiye’nin arabuluculuk rolü ve yaptırım politikasına övgü

    Avrupa ülkeleri tarafından savaşın başladığı Şubat 2022’den bu yana Türkiye’nin Rusya’ya karşı yaptırım uygulaması beklentisi hakim olsa da Türkiye yürüttüğü denge politikasıyla tarafsız kalmaya gayret ediyor.

    Hatta arabuluculuk rolü üstlenmek konusunda öne çıkıyor. 

    Sanchez Amor ise, Türkiye’nin yaptırımlar konusundaki tutumunu Birleşmiş Milletler (BM) paralelinde sergilemesini tutarlı buluyor.

    “BM destekliyorsa yaptırımları uygulama yönündeki devlet politikası uzun süredir devam ediyor. Bu tutarlı bir politika ve buna saygı duyuyorum. Bu yüzden şahsen Türkiye’yi bu konuda eleştirmedim. Elbette yanımızda olmasını isteriz. Ama diğer Avrupalı siyasetçilerin aksine bu konuyu sürekli dile getirmem çünkü bu Türkiye’nin egemenliği ve geçmişteki politikalarınızla tutarlı.”

    Türkiye’nin arabuluculuk veya kolaylaştırıcı rol üstlenme konusunda harika bir iş çıkardığını belirten Sanchez Amor, “Türkiye tahıl anlaşması, esir değişimi gibi konularda başarılı oldu. Boğazlardan savaş gemilerinin geçişi konusundaki tavrı da yerindeydi. Şimdi de Karadeniz stratejimiz hakkında Türkiye ile çalışmak istiyoruz. Türkiye bu konuda büyük bir paydaş,” değerlendirmesini yapıyor.

    Avrupa güvenlik mimarisi, NATO ve Türkiye

    Türkiye’de son yıllarda sıkça dile getirilen “askeri gücümüz üyelik yolunu açar” yönündeki söylemleri sert biçimde eleştiren Nacho Sanchez Amor, bu yaklaşımın hem Avrupa değerleriyle hem de üyelik kriterleriyle bağdaşmadığını net şekilde ifade ediyor. 

    Sanchez Amor’a göre üyelik süreci stratejik çıkarlarla değil, demokratik reformlarla ilerleyebilir. 

    Avrupa’nın savunma politikalarına daha fazla ağırlık vermesiyle üzerinde çalışılan “Avrupa güvenlik mimarisi” bağlamında “Avrupa’nın Türkiye’ye askeri gücüne ihtiyacı var” algısıyla ilgili olarak Sanchez Amor, “Bizim askeri gücümüz üyeliğin kapılarını açacaktır” gibi söylemlerin kamuoyunu yanıltan bir kampanyanın parçası olduğunu belirtiyor.

    Sanchez Amor, bu tür söylemlerin sistematik biçimde iktidar yanlısı medya aracılığıyla yayıldığını ve işlendiğini vurguluyor ve bunun, Türkiye’de halkın Avrupa ile ilişkilere dair gerçek resmi görmesini engelleyen bilinçli bir kampanya faaliyeti olduğuna inanıyor.

    AP Raportörü, Türkiye’nin Rusya’dan hava savunma sistemi almasının Avrupa tarafında sorun teşkil ettiğini belirtiyor.

    S-400 hava savunma sistemlerinin tedarik edilmesi, Türkiye’nin AB ile dış politika uyumuna ket vururken, Sanchez Amor’a göre bu durum sadece teknik bir savunma tercihi değil, güven krizinin derinleşmesine neden olan bir adım.

    Türkiye’nin dış politika konularında AB ile uyum oranının yüzde 5’e kadar düştüğünü hatırlatan Sanchez Amor, “Bu tarihsel olarak en düşük seviye” diyor.

    Güvenlik ve dış politika gibi hassas alanlarda iş birliğinin temelinin “karşılıklı güven” olduğunu vurgulayan Sanchez Amor, S-400 meselesinin sadece NATO ile değil, Avrupa Birliği ile de entegrasyonun önünde büyük bir engel teşkil ettiğini belirtiyor.

    Avrupa güvenliği ve savunma mimarisiyle ilgili olarak Sanchez Amor, Türkiye’nin NATO üyesi olarak hâlihazırda Batı güvenliğinin bir parçası olduğunu vurguluyor. 

    “Burada büyük oyuncu NATO. Türkiye de 1952’den beri NATO üyesi. Zaten Batı’nın savunma sisteminin içinde yer alıyor,” diyen Sanchez Amor, Avrupa Birliği’nin son zamanlarda kendi savunma kabiliyetlerini artırma yönünde adımlar attığını hatırlatıyor.

    Bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa savunma sistemlerine entegre olma arzusunun, NATO’daki rolüyle çelişmediğini; ancak AB ile uyum eksikliği ve güven sorunlarının çözülmeden bu entegrasyonun mümkün olamayacağını ifade ediyor. 

    “Savunma iş birliği hassas bilgileri paylaşmayı gerektirir. Farklı dış politikalarla bu mümkün değildir,” diyerek Avrupa ile ortak savunma perspektifinin ön koşulunun diplomatik ve siyasi uyum olduğunu net şekilde ortaya koyuyor.

    ‘Türkiye’ye üyelik AB tarafından teklif edilmişti’

    Türkiye’nin 26 yıldır istikrarsız şekilde süren AB’ye katılım sürecine ilişkin olarak Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye adaylık teklif ettiğini hatırlatan Sanchez Amor, nüfus, din ve kültür gibi faktörlerin üyeliğin önünde engel teşkil ettiği iddialarını gerçek dışı olarak tanımlıyor.

    Nacho Sanchez Amor, kendisi tarafından hazırlanan ve Mayıs 2025’te yayımlanan son Türkiye raporuna da atıfta bulunarak AB tarafından üyeliğin Türkiye teklif edildiğini belirtiyor:

    “Raporumda yer verdiğim hususlardan biri de Türkiye’ye üyelik teklif edildiğidir. Eğer Türkiye her şeyi düzgün bir şekilde yaparsa ve katılım sürecini ilerletirse, sürecin sonunda bir tür kültürel ve dini kimlik vetosu ortaya çıkamaz. Eğer Müslüman çoğunluklu bir ülkenin AB üyesi olamayacağı düşünülüyorsa, bu en başta söylenmeliydi. Ama üyelik teklif ettiyseniz ve ülke gereklerini yerine getirirse, sürecin sonunda dini ya da demografik nedenlerle veto edemezsiniz.”

    “Bu fikir, büyüklüğüne, çoğunlukçu dinine ve farklı kimliğine rağmen Türkiye’nin AB’ye teorik olarak uyumluluğu ile ilgili. Türkiye’nin Avrupa Birliği’nde yer alması bizim için bir oksijen gibi. Bu, Avrupa’nın kapsayıcılığı ve esnekliğinin bir sınavıdır. Türkiye gibi çok önemli ve güzel bir ülkenin katılımı Avrupa Birliği için bir kazançtır.”

    PKK’nın silah bırakması vize serbestisi kriterini nasıl etkiler?

    Nacho Sanchez Amor, tutuklu Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan’ın örgüte fesih ve silah bırakma çağrısı yapması ve PKK’nın da silah bırakarak kendi feshetme kararı almasından memnuniyet duyduklarını belirtiyor.

    Türkiye, Schengen ülkelerine yönelik vize serbestisini elde etmek için karşılaması gereken 72 kriterden 66’sını yerine getirmiş olsa da son 6 kriter konusunda uzun zamandır bir çıkmaz yaşanıyor.

    Bu kriterlerden biri de terörle mücadele yasasında değişiklik.

    PKK’nın silah bırakması konusunun bu kriter çerçevesinde, vize serbestisi sürecinin yeniden başlaması için ilk adım olup olamayacağına dair ise Sanchez Amor terörle mücadele yasasının baskı unsuru olarak kullanılması gerektiğine dikkat çekiyor:

    “Terörle mücadele yasası PKK’yı hedef alıyor ama toplumda her kesimin üzerine kullanılabiliyor. Öcalan’ın çağrısını ve PKK’nın silah bırakma kararını olumlu görüyorum. Ancak bu yasa öğrenciler, belediye başkanları, gazeteciler gibi birçok kesime karşı kullanılıyor.”

    “PKK’nın silah bırakması büyük bir umut. Belki yeni bir barış süreci doğabilir. Ancak bu yasalar tüm topluma uygulanıyor ve bu büyük bir sorun. Eğer barış süreci olacaksa, terörle mücadele yasasının profili tamamen değişmeli. Artık PKK gibi bir tehdit yoksa, bu yasa diğer kesimleri bastırmak için bahane olarak kullanılmamalı.”

    İspanyol olan Nacho Sanchez Amor, İspanya’da benzer bir sürecin yaşandığını hatırlatarak, “Bu fırsat İspanya’nın eline geçti ve demokrasi kazandı. Ve İspanyol demokrasisi, terörle mücadele gibi bir yasayı kullanmak zorunda kalmadan bunu sağladı,” yorumunu yapıyor.

    ‘Vize serbestisi beklentiler değil kriterleri karşılamakla ilgili’

    AP Raportörü Sanchez Amor, ilk olarak 2013’de Suriyeli sığınmacılara ilişkin olarak imzalanan Geri Kabul ve Vize Serbestisi Yol Haritası anlaşmanın kriterlerler ile belirlendiğine vurgu yapıyor.

    “Vize muafiyeti anlaşmalarda yer aldığı gibi kriterlere bağlıdır. Göç anlaşması da aynı şekilde. AB’nin serbestleşmeyi taahhüt ettiği söylenemez; bu, kriterlerin karşılanmasına bağlı.”

    Türkiye’nin yerine getirmediği son 6 kriter konusuna değinen Sanchez Amor, “Asıl soru; Türkiye neden 6 kriteri yerine getiremiyor? Mecliste bu kriterleri yerine getirmek için bir yasa teklifi bile yok. Terörle mücadele yasası, veri koruma gibi teknik konular… Diğer ülkeler kriterleri karşıladı, örneğin Gürcistan, birkaç yıl önce vize serbestisi aldı. Ama Türkiye tarafından ‘Beklentimiz var’ deniyor. Bu beklentiyle ilgili değil, kriterlerin karşılanmasıyla ilgili”

    “Top tamamen sizin sahanızda. Neden kriterleri karşılamadığınızı sorgulamanız gerekiyor. Kriterleri yerine getirilmezse, dünyadaki hiçbir ülke vize serbestisi alamaz.”

    ‘Türkiye vize konusunda isyan etmekte haklı’

    Vize kolaylığı konusunda Avrupa Birliği ülkelerine iyileştirme çalışması yapmaları konusunda çağrısını yineleyen Sanchez Amor, “Vize kolaylaştırması başka bir konu. Ben ve Avrupa Parlamentosu yıllardır vize kolaylığı için uğraşıyoruz,” diyor.

    Son dönemde Türkiye’de öğrenciler başta olmak üzere spor, iş dünyası, kültürel çalışmalar alanından birçok kesim vize almak bir yana vize randevusu bulmakta bile zorlanıyor.

    Sanchez Amor, Türk vatandaşlarının vize konusunda ise isyan etmekte haklı olduğunu söylüyor.

    “Biz üye ülkelere, iş insanları, öğrenciler, aileler için bu konuyu kolaylaştırmaları yönünde baskı yapıyoruz. Türk öğrencilerin burs alıp vize alamaması çok sinir bozucu. Erasmus öğrencilerine vize verilmesi ulusal bir yetki olduğu için bunun üye devletler tarafından yapılması gerekiyor. Türk toplumu bu durumdan rahatsız olmakta haklı. İdaremizin vizeleri kolaylaştırma konusundaki tembelliği, sert bir şekilde eleştirmemiz gereken bir şey olduğu konusunda Türk vatandaşlarının haklı olduğunu biliyoruz.”

    Previous Story

    Belucistan bağımsızlığını ilan etti

    Next Story

    ‘Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ hükmü değiştiriliyor, tahliyeler olabilir

    Latest from Blog

    İmamoğlu: ‘Canımız tehdit altındadır’

    İmamoğlu, ”Bugün bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa imza atanlar yakın zamanda adil yargı önünde hesap verecekler,” dedi. © Ekrem İmamoğlu/X Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaptığı açıklamada ”Biz yargılanmıyoruz, direkt cezalandırılıyoruz! Kadınlar,

    Fransa’dan İsrail bayrağı kararı

    Fransa’da mahkeme, Nice Belediye binasının cephesinde bulunan İsrail bayraklarının kaldırılmasına karar verdi.            Nice İdari Mahkemesi’nden yapılan yazılı açıklamada, mahkemenin, belediye binasının cephesindeki İsrail bayraklarının kaldırılmasına hükmettiği belirtildi.

    Saadet Partisi Genel Başkanı Arıkan: Ülkemiz uyuşturucu pazarına döndü

    Saadet Partisi lideri Mahmut Arıkan, uyuşturucu mücadelesi konusunda hükümete yönelik sert eleştiriler yöneltti. Arıkan, partisinin Meclis’e sunduğu uyuşturucu araştırması önerisinin iktidar partisi tarafından reddedilmesine tepki gösterdi. Arıkan’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya

    Paşinyan’a Ruhban sınıfı darbe girişimi iddiasına 15 tutuklama

    Paşinyan ile Ermeni Kilisesi arasındaki kriz büyüyor, hükümet karşıtı eylemler ve sert açıklamalar sürüyor. 25 Haziran’da Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Başpiskopos Bagrat Galstanyan liderliğindeki ‘ruhban sınıfının darbesi’nin önlendiğini açıkladı. Bu gelişmenin ardından Galstanyan
    Go toTop

    Bunları kaçırma

    İmamoğlu: ‘Canımız tehdit altındadır’

    İmamoğlu, ”Bugün bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa imza atanlar yakın zamanda adil

    Gerilim büyüyor: İspanya, Trump’a adres gösterdi

    NATO harcamaları konusunda İspanya hükümeti ile ABD Başkanı Donald Trump

    Putin, tutuklama kararı nedeniyle BRICS zirvesine gidemiyor

    Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında tutuklama kararı çıkardığı Rusya Devlet Başkanı