ABD’nin yapay zeka veri merkezleri ve ordusu, Çin’e bağımlı hale gelen pil krizi yaşıyor. Çin, lityum iyon pillerde teknolojik ve ölçek avantajına sahip, bu da ABD’nin ulusal güvenliğini tehdit ediyor. Trump yönetimi, yerli pil endüstrisini desteklemeye ve Çin’den bağımsız bir tedarik zinciri oluşturmaya çalışıyor.
ABD’nin yapay zeka veri merkezleri ve ordusu, pil krizi yaşıyor ve giderek Çin’e daha fazla bağımlı hale geliyor. Elektrik altyapısından dronlara uzanan bu bağımlılık, Washington’da ulusal güvenlik sorunu yaratırken, yerli pil üretimi yarışı önem kazanmış durumda

Hiroko Tabuchi, Brad Plumer, Harry Stevens / New York Times
Kuzey Virginia’daki Data Center Alley’de, uçak hangarları büyüklüğündeki penceresiz binalar, Çin’e karşı bir yarışın içine kilitlenmiş olan ABD’nin yapay zeka endüstrisini ayakta tutuyor. Ancak bu veri merkezleri, hayati bir teknoloji konusunda giderek daha fazla ABD’nin jeopolitik rakibi olan Çin’e bağımlı hale geliyor: piller.
Bu tesisler, küçük bir şehir kadar elektrik tüketebiliyor ve yerel elektrik şebekeleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. En ufak elektrik dalgalanmaları bile zincirleme etkilere yol açarak hassas yapay zeka bilgisayar kodlarını bozabiliyor.
Bu sorunla başa çıkmak için teknoloji devleri, milyarlarca dolarlık büyük lityum iyon piller satın almaya yöneliyor. Bu alan, Stanford Üniversitesi Hoover Enstitüsü’nde Çin teknoloji sektörü uzmanı olan Dan Wang’a göre Çin’in neredeyse her sanayi bileşeninde lider olduğu bir sektör. Wang, “Hem teknolojik olarak hem de ölçek açısından öndeler” ifadelerini kullandı.
Veri merkezlerine kısa bir sürüş mesafesindeki Pentagon’da ise askeri yetkililer, farklı gerekçelerle benzer uyarılarda bulunuyor. Ukrayna’da modern savaşın nasıl yeniden şekillendiğini izleyen askeri stratejistler; silahlı kuvvetlerin geleceğin insansız hava araçları, lazerleri ve sayısız diğer silah sistemini çalıştırmak için milyonlarca pile ihtiyaç duyacağını söylüyor.
Bu pillerin büyük bir kısmı da Çin’den geliyor.
Çin pil sektöründe ipleri elinde tutuyor
Çin’in pil alanındaki hakimiyeti uzun süredir otomotiv gibi sektörler için bir sorun olarak görülüyordu, ancak artık giderek daha fazla ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendiriliyor. Savunma analitiği şirketi Govini’ye göre, ABD ordusu şu anda silah programları genelinde yaklaşık 6 bin ayrı pil bileşeni için Çin tedarik zincirlerine bağımlı durumda.
Govini CEO’su Tara Murphy Dougherty, California’da savunma ve sanayi dünyasının üst düzey isimlerinin katıldığı yakın tarihli bir toplantıda konuştu ve “Gerçekler maalesef acı. Silah sistemlerimizin ve askeri platformlarımızın yüzde 100’ünde yabancı parçalar var” sözleriyle dikkat çekti.
Çin, bu pillerin öneminin farkında. Artan ticaret anlaşmazlıkları ortamında, 9 Ekim’de Çin, grafit anotlar ve katotlar dahil olmak üzere bazı temel bileşenleri içeren en gelişmiş lityum iyon teknolojilerinin ihracatını sınırlamakla tehdit etti.
Trump yönetimi bir ikilemle karşı karşıya.
Başkan Donald Trump göreve geldiğinde, yönetimi ilk etapta Biden döneminden kalan ve pil üretimine yönelik milyarlarca dolarlık federal hibeleri dondurdu. Piller, Trump’ın geri plana itmek istediği elektrikli araçlar, güneş santralleri, rüzgar türbinleri ve diğer temiz enerji teknolojileriyle aynı kefeye konuldu. Trump, elektrikli otomobillerle alaycı bir dille “dolandırıcılık” nitelemesi yapmıştı.
Ancak daha yakın dönemde yönetim, pil teknolojisini yapay zeka ve savunma dahil olmak üzere en çok önem verdiği pek çok alan için kritik bir unsur olarak görmeye başladı. Görüşmelere katılan ve yönetim çevrelerine yakın olan, aralarında pil sektörü yöneticileri ve askeri uzmanların da bulunduğu bir düzineden fazla kişi, Beyaz Saray’ın Çin’den ayrıştırılmış yerli bir pil endüstrisini desteklemeye giderek daha fazla ilgi gösterdiğini söyledi.
Konuya aşina üç kişiye göre Beyaz Saray, son haftalarda pil tedarik zinciriyle ilgili üst düzey toplantılar yaptı. Trump’ın enerji politikasını koordine etmek için kurduğu Ulusal Enerji Hakimiyeti Konseyi, pil şirketleriyle görüşmeler yürütüyor. Enerji Bakanlığı, Biden döneminden kalan birçok pil üreticisi hibesinin sessizce devam etmesine izin verdi. Ayrıca kısa süre önce pil malzemeleri ve geri dönüşüm projeleri için 500 milyon dolara kadar fon açıkladı.
Yönetim, Eos gibi yeni nesil pil şirketleri dahil olmak üzere pil bileşenleri veya kritik mineraller geliştiren firmalara yatırım yapmaya başladı. Bir ticaret anlaşmasının parçası olarak yetkililer, Japonya’yı ABD’de pil üretimine milyarlarca dolar yatırım yapma sözü vermeye teşvik etti. Bu ay kabul edilen Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası ise Pentagon’a, esas olarak Çin olmak üzere “endişe kaynağı yabancı kuruluşlardan” pil satın alınmasına yönelik kısıtlamalar getirdi.
“Washington elektrikli araç istemiyor ama yapay zeka için pile ihtiyacı var”
“Yönetim, ‘elektrikli araçları sevmiyoruz ama dronlar, veri merkezleri ve yapay zeka için pillere ihtiyacımız var’ diyor” ifadelerini kullanan Battery Advocacy for Technology Transformation Coalition adlı ticaret grubunun kurucu ortağı ve icra direktörü Samm Gillard, “Çin’in pil tedarik zinciri üzerindeki boğucu hakimiyetinin ulusal güvenliğimizi zayıflattığını fark ediyorlar” dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü Taylor Rogers ise Trump’ın “kritik mineral ve pil üretiminde ABD’nin küresel lider olmasını sağlamak için hükümetin tüm unsurlarını birlikte çalışacak şekilde seferber ettiğini” söyledi.
Uzmanlara göre Çin’e bağımlı olmayan bir endüstri kurmak son derece zor olacak. Çin, hem elektrikli araçlarda hem de sabit enerji depolamada tercih edilen lityum demir fosfat pillerinde, yani LFP’de baskın konumda.
Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre 2024’te Çin, dünyadaki LFP hücrelerinin yüzde 99’unu ve ana bileşenlerin yüzde 90’ından fazlasını üretti. Bu hakimiyet, lityum ve grafit gibi ham maddelerin rafinasyonundan, pillerde elektron hareketini sağlayan katot ve anot gibi temel bileşenlere kadar uzanıyor.
ABD’nin kendi lityum yatakları ve pil girişimleri var. Ancak uzmanlar, yoğun şekilde sübvanse edilen Çinli rakiplerle rekabet edebilmek için koordineli bir çaba ve devlet desteği gerekeceğini söylüyor. Kritik minerallerin rafinasyonu tehlikeli bir süreç olabiliyor ve ABD’deki çevre standartları bu süreci Çin’e kıyasla çok daha pahalı hale getirebilir.
Analistler, ABD’li üreticilerin iç talebi karşılayacak kadar LFP hücresi üretmesinin en az beş yıl alacağını, temel bileşenler için tedarik zincirlerinin kurulmasının ise çok daha uzun süreceğini tahmin ediyor.
Birol: Dünyanın Çin bağımlığı, Avrupa’ın Rus gazına olan bağımlılığına benziyor
Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol, dünyanın Çin’e olan bağımlılığını Avrupa’nın Rus doğal gazına bağımlılığına benzetti. Rusya Ukrayna’ya saldırdıktan sonra Moskova’nın arzı kesebileceği endişeleri gündeme gelmişti.
Birol şunları söyledi:
“Stratejik bir emtia ya da teknoloji konusunda tek bir ülkeye, tek bir ticaret rotasına bağımlılık her zaman risklidir”
Bu ikilem, yapay zeka yarışında bir yön değişimine işaret ediyor. Yarış giderek yalnızca bilgi işlem çiplerine değil, aynı zamanda bir ülkenin elektrik altyapısına, yani enerjiye aç veri merkezlerini besleyebilecek güvenilir ve büyük ölçekli elektrik sağlama kapasitesine dayanıyor.
Yapay zeka devi OpenAI, ekim ayında yayımladığı bir mektupta, “Elektrik sadece bir kamu hizmeti değildir. Elektrik, elektriğin kendisinden bu yana en sonuç belirleyici teknoloji üzerindeki liderliğimizi güvence altına alacak stratejik bir varlıktır” ifadelerine yer verdi.
Veri merkezleri neden pile ihtiyaç duyuyor?
Veri merkezlerini ayakta tutan mühendisler, güvenilirlikte “beş dokuz” kavramından söz eder. Yani tesislerin yüzde 99,999 oranında kesintisiz çalışmasını hedeflerler.
Bu da güvenilir bir enerji kaynağı gerektirir. Teknoloji devleri, günün her saatinde çalışabilen doğal gaz veya mevcut nükleer santrallerden enerji bulmak için çabalarken, daha küçük reaktörler ya da gelişmiş jeotermal tesisler gibi henüz emekleme aşamasındaki teknolojilere de bahis yapıyor.
Bir veri merkezi mühendislik firması olan Burns & McDonnell’da yönetici olan Justin Gruetzner, “Bulabildiğini alıyorsun” dedi.
Piller giderek daha kritik hale geliyor. Çoğu veri merkezi, yedek güç için pillere dayanıyor. Piller, bir kesinti anında elektrik sağlayarak doğal gaz veya dizel yakıtlı jeneratörler devreye girene kadar köprü görevi görüyor ve verilerin kaybolmamasına yardımcı oluyor.
Yapay zeka ise özellikle muazzam enerji ihtiyacına sahip. Elektrik Gücü Araştırma Enstitüsü’ne göre bir yapay zeka sorgusu, geleneksel internet aramalarına kıyasla yaklaşık 10 kat daha fazla elektrik tüketebiliyor. Ayrıca devasa hesaplama gücü, enerji talebinde ciddi dalgalanmalara yol açabiliyor.
Uptime Institute’te baş teknik sorumlu olan Chris Brown, “Güç, dakika içinde birden fazla kez dramatik biçimde dalgalanabiliyor” şeklinde konuştu. Microsoft araştırmacılarının yaptığı uyarıya göre bu dalgalanmalar büyük ölçekte onlarca hatta yüzlerce megawatt seviyesine ulaşarak elektrik şebekesi altyapısına zarar verebiliyor.
Piller ve savaşın gerçekleri
Ukrayna’daki savaşın dehşetinden çıkarılan derslerden biri şu: Askeri gücün geleceği pillere dayanıyor.
Pek çok cephe dronu, Çin menşeli malzeme ve teknolojiye dayanan lityum pillerle çalışıyor. Savunma analistlerine göre Ukrayna’da Çin’in ihracat kısıtlamaları üretimi yavaşlattı ve bazı bileşenlerin fiyatlarını üç katına çıkardı.
Snake Island Institute’te savunma teknolojileri üzerine çalışan uzman Catarina Buchatskiy, “2022’den bu yana her Çin ihracat kısıtlaması doğrudan cepheye yansıdı” dedi. ABD’nin de yakında benzer bir sorunla karşılaşabileceğini belirten Buchatskiy, Ukrayna’nın temin etmekte zorlandığı bileşen türlerinin “Batı savunma programlarının geneline gömülü” olduğunu ifade etti.
Lazerler, el telsizleri, gece görüş gözlükleri, uydular ve dronlar gelişmiş piller kullanıyor. Ortalama bir asker, standart 72 saatlik bir devriye için yanında büyükçe pil taşıyor.
İlk Trump yönetimi sırasında sanayi politikalarından sorumlu savunma bakan yardımcılığı yapan Jeffrey Nadaner, daha gizli araçlara, insansız sistemlere, elektronik harbe ve küçük uydu takımyıldızlarına geçişin talebi patlattığını söyledi. ABD pil endüstrisinin güçlendirilmesinin, “Apollo uzay programı” ölçeğinde bir çabayı hak ettiğini dile getirdi.
Pentagon da bu konuya odaklanmış durumda. 2025 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası yeni bir pil stratejisini zorunlu kıldı ve bu yıl yayımlanan bir beyaz belgede Savunma Lojistik Ajansı, pil teknolojisinin görev açısından kritik kabul edilmesi gerektiğini belirtti.
Demokrasileri Savunma Vakfı’nda jeopolitik risk ve tedarik zinciri güvenliği uzmanı olan Elaine Dezenski ise durumu şöyle özetledi: “Üretim ve savunmanın geleceğini düşündüğümüzde, kritik tedarik zincirlerini nasıl korumamız gerektiğine baktığımızda, çipler beyinse, piller kalptir”
© 2025 The New York Times Company