Samyeli, Türkiye’deki medya çöküşü ve yargı sorunlarına dair çarpıcı uyarılarda bulundu, toplumsal korkuyu vurguladı.
Televizyon sunucusu, gazeteci, oyuncu ve şarkıcı Defne Samyeli Fatih Altaylı’nınprogramına konuk oldu. Samyeli AKP iktidarına dönük sert eleştiriler getirdi. İşte o açıklamalardan bazı bölümler:
“İyiyim demek isterdim ama kendimi tam olarak iyi hissetmiyorum. Toplumsal olarak yaşadığımız süreç, beynin savaş-kaç modunda çalıştığı bir duruma benziyor. Ben de bu durumdan bağımsız değilim ve birçok kişinin hislerini paylaşarak konuşuyorum.
YAŞAM ZORLUĞU
Türkiye’de yaşam, sürekli mücadele gerektiren bir tırmanış gibi. Pozisyonumuzu korumak ve ilerleyebilmek için sürekli fiziksel, maddi, manevi ve duygusal efor harcıyoruz. Ben de kendi hayatımda bunu sık sık yaşıyorum, bazen gücüm tükeniyor ve yeniden motive olmam gerekiyor.
Medya sektörü şu an en karanlık günlerini yaşıyor. Haberciliği bıraktığım 13 yıl boyunca, ulusalcı ve halka doğru bilgi aktarmayı amaçlayan birçok kişi medya sektöründen yavaş yavaş elendi. Ekonomik koşullar ve teknolojik değişimler de televizyon yayıncılığını sürdürülemez hale getirdi.
POLİTİK SORUNLAR
Yargının durumu içler acısı. Deneyimli bir yayıncı olarak, sözlerimin bana sorun yaratıp yaratmayacağını hesaplarım ama bugünlerde bu refleksler işe yaramıyor. İnsanlar suç unsuru olmasa bile tehdit altında ve bu korku iklimi toplumda ciddi bir etki yaratıyor.
Korku, insanların yönetilmesini kolaylaştırıyor. Toplumun büyük kısmı talimat almayı ve korkutulmayı tercih ediyor. Bir azınlık hâlâ direniyor ve bu azınlık, benim de umudumu canlı tutuyor. Sessizlik her zaman etkisiz anlamına gelmiyor ama çoğunluk temkinli davranıyor.
GENÇ NESİL
Gençler çeşitli yollarla eylem yapıyor ve bu umut verici. Yurtdışında olanlar, sessiz kalanlar ve kendi mahallelerinde çabalarını sürdürenler mevcut. Gelecek kaygısı her ebeveynin gündeminde ve toplumu ilgilendiren meseleler söz konusu olduğunda kaygılar kişisel sınırları aşıyor.
Siyaset alanı karmaşık bir süreçten geçiyor. Oy vermek artık çoğu kişi için formalite gibi. Muhalefet ve iktidar arasında roller belirlenmiş ve sistem değişmiyor. Hukuk sistemi çökmüş, ayrıcalıklı kesim korunuyor ve sıradan vatandaş haklarını kaybediyor; bu durum toplumda öfke ve çaresizlik yaratıyor.”