Son günlerde Los Angeles başta olmak üzere Amerika’nın çeşitli şehirlerinde yaşanan şiddet olayları dünya gündeminde. Sokaklarda yağmalar, polisle çatışmalar ve protestolar görülüyor. Peki, bu olayların kökeni ne? Amerika’da benzer olaylar daha önce yaşandı mı? Trump yönetimi bu sürece nasıl etki etti? Gelin, bu karmaşık tabloyu sade bir şekilde inceleyelim.
Birikmiş Öfkenin Patlaması
ABD’de şiddet olaylarının temelinde genellikle ekonomik eşitsizlik, ırkçılık ve polis şiddeti bulunur. Özellikle siyah Amerikalılar, yıllardır polis tarafından orantısız şekilde hedef alındıklarını söylüyor. Bu olaylar da genellikle bir kıvılcımla başlıyor: 2020’de George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiyle başlayan protestolar gibi, günümüzde de benzer olaylar tetikleyici oluyor.
Los Angeles gibi büyük şehirlerde zengin ve fakir arasındaki uçurum derin. Yüksek yaşam maliyetleri, evsizler sorunu ve işsizlik özellikle gençleri umutsuzluğa sürüklüyor. Bu öfke bazen kendini şiddetle ifade ediyor.
Tarihi Tekrar Eden Bir Döngü
Bu tür olaylar Amerika için yeni değil. 1965’te yine Los Angeles’ta Watts isyanları olmuştu. 1992’de Rodney King isimli siyah bir adamın polisler tarafından dövülmesinin ardından Los Angeles haftalarca yanmıştı. Yani bu, Amerika’nın içinde taşıdığı eski bir yara.
Trump Yönetiminin Rolü
Trump yönetimi, protestoları bastırmak için sert polis müdahalelerini destekledi. Özellikle “hukuk ve düzen” (law and order) sloganıyla hareket eden Trump, şiddeti yalnızca bir güvenlik sorunu olarak gördü. Ancak birçok uzmana göre, şiddeti sadece polisle bastırmaya çalışmak yangına benzin dökmek gibi oldu.
Ayrıca Trump döneminde sosyal eşitsizlikleri azaltacak adımlar pek atılmadı. Hatta göçmen karşıtı söylemler ve ırkçılığı körükleyen açıklamalar toplumsal gerilimi artırdı. Kutuplaşan toplumda her iki taraf da birbirine düşman gibi bakmaya başladı.
Çözüm Ne Olabilir?
Amerika’nın bu şiddet döngüsünden çıkabilmesi için yalnızca polisi değil, adaletsizliği de hedef alan politikalar geliştirmesi gerekiyor. Eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaçlarda fırsat eşitliği sağlanmadıkça, Los Angeles gibi şehirlerde bu tür patlamalar yaşanmaya devam edecek.
Şiddet görüntüleri ekranlarda ne kadar çarpıcı görünse de, altında yatan mesele yıllardır çözülmeyen bir adaletsizlik ve umutsuzluk hikayesidir.