Tam 10 yıl önce bugün verdiğimiz bir haberin bedelini ödüyorum tam 10 yıldır; yargılanarak, silahlı saldırıya uğrayarak, hapis yatarak, ceza alarak, sürgünde yaşayarak…

Bugün köşemi Can Dündar‘a bırakıyorum.
Can, sevgili karısı Dilek’le birlikte yıllardır
Almanya’da sürgünde yaşıyor.
Bu sabah Instagram‘da rastladım sevgili Can’a.
İşte yazdıkları:
* * *
Tam 10 yıl önce bugün verdiğimiz bir haberin bedelini ödüyorum tam 10 yıldır;
yargılanarak, silahlı saldırıya uğrayarak, hapis yatarak, ceza alarak, sürgünde yaşayarak…
29 Mayıs 2015’te manşetten yayımlanan o haber, yalan değildi;
nitekim sonunda devlet de doğru olduğunu kabul etti.
İlk kez haber oluyor da değildi;
TIR’lar yakalandığında sayfa sayfa haber olmuştu.
Sır da değildi;
güpegündüz, uluslararası otoyolda yapılmış bir operasyonun fotoğraflarıydı.
Silahların Türkmenler’e gittiği de doğru değildi.
Sonradan Tuğrul Türkeş dâhil bilgi sahibi olanlar
ve tanıklar asıl adresin Türkmenler olmadığını ifade etti.
Sedat Peker bile sonradan “Benim TIR’ları da Türkmenler’e değil,
El Nusra’ya silah yollamakta kullanmışlar” diyerek haberi doğrulamıştı.
Ve son olarak Suriye’de rejim devrildikten sonra iktidara gelen
cihatçıların liderinin, MİT Müsteşarı’nın arabasını sürdüğüne tanıklık etmedik mi?
Uzun vadeli bir yatırımın sonucuydu bu…
Nitekim ABD Başkanı Trump bile,
“Türkiye silahlı grupların Suriye’ye girmesine izin verdi ve
dostane olmayan bir şekilde kontrolü ele geçirdi” diyerek özetledi durumu…
Her şey apaçık ortaya çıktı.
Ama yargı, o doğru habere 27 yıl 6 ay hapis cezası kesti.
Galiba sorun, haberin, bilinmemesi gereken bir zamanda verilmesiydi.
Şu meşhur, “erken öten horoz” meselesi…
Ama bilirsiniz; horozun erken ötmesinin nedeni, kümesine sahip çıkma sorumluluğudur.
Benimki öyle bir şeydi.
Türkiye, bu belaya bulaşmasın,
cihatçılara yol açmasın diyeydi.
Uzun süren bir araştırma sonucu,
o silahları satın alıp TIR’lara yükleyenleri de,
indirip dağıtımını yapanları da buldum, konuştum.
Ekimde çıkacak kitabımda hepsini yazdım.
Tarih tanıktır:
Zaman, haklıyı haksızdan, suçluyu suçsuzdan, gerçeği yalandan ayırır.