DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum’un “Türkiye’de siyasi tutsak yoktur” sözlerine tepki gösterdi. Bakırhan “Karaktersiz, karakteri küçük kimi insanlar yüzeysel, irrite edici, rahatsız edici dil kullanıyor” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisince Diyarbakır’da düzenlenen ‘Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’na katıldı.
İki gün sürecek konferansa Bakırhan’ın yanı sıra Ahmet Türk, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Ayşe Serra Bucak Küçük ve Doğan Hatun, DEM Partili belediye eş başkanları ile çok sayıda davetli katıldı.
‘SEÇİLMİŞ ARKADAŞLARIMIZIN SERBEST BIRAKILMASI GEREKİYOR’
Atanan kayyumların geri çekilmesi gerektiğini söyleyen Bakırhan “Siyasi tutsak belediye eş başkanlarımızın, seçilmiş arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılması gerekiyor. Yerel yönetimler devletin demokratikleşmesi için bir ayna bir köprü bir yol haritasıdır. Bu çağda bunu yapma yerine hayır hala milyonlarca insanın yaşamını katı merkeziyetçi bir anlayışla yönetmeyi düşünmek bunu teklif etmek böyle bir kanun üzerinde çalışmak çağ dışıdır. Sürecek süren bu gerçekten halkların da büyük bir umutla bekledikleri bu süreci sabote etmektir. Biz yerel demokrasi derken katı merkeziyetçi bir anlayışın tekrar bu topraklardaki halklara giydirilmesini asla kabul etmeyiz. Merkezi sağlam tutmak istiyor olabilirler. Kimi kaygılarını anlarız. Ama eğer merkez bu ülkenin güvenliği, geleceği gerçekten düşünülüyorsa o zaman bunun tek güvencesi yerel demokrasidir. Yerelde demokrasinin güçlendirilmesidir” dedi.
MEHMET UÇUM’A TEPKİ
Bakırhan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “Türkiye’de siyasi tutsak yoktur” açıklamalarını isim vermeden eleştirerek, şöyle konuştu:
“Allah aşkına akşam çocuklarınız, aileleriniz de arkadaşlarınız da televizyon kanallarını, yorumları izlediğinizde bu ülkede gerçekten 100 yıllık bir mesele çözülüyor çıkarabilir misiniz? Bu ülkede barış tartışılıyor. Son 50 yıllık çatışma ve şiddet ortamı ortadan kaldırılıyor diyebilecek tek bir kişi var mı? Kul var mı? Dile dikkat edilmesi gerekiyor. Demokratik toplum ancak demokratik bir dil üzerinden inşa edilebilir. Barış süreci dille şekillendirilir. İktidarın medyasında kullanılan dil ve söylemler çok rahatsız edicidir. Eminim siz de rahatsız oluyorsunuz. Hatta size oy veren, o onurlu, o vazgeçmeyen, o üç dönem kayyuma rağmen yanımızda duran, önümüzde mücadele eden halkımız da rahatsızdır. Bu dil toplumsal barışı dinamitliyor. Dolayısıyla en başta iktidarı ve ona yakın medya kuruluşlarını dil konusunda bir samimiyete bir ciddiyete davet ettiğimi Diyarbakır’dan belirtmek istiyorum. Siz de izliyorsunuz. Karaktersiz, karakteri küçük kimi insanlar yüzeysel, irrite edici, rahatsız edici dil kullanıyor. Biz bu dili reddediyoruz. Bu küçük karakterli insanlarla Türkiye’nin 100 yıllık toplumsal barışı konuşulur, tartışılır mı? Neymiş? Siyasi tutsak demeyecekmişiz. Ne diyeceğiz? Eşya adıyla çağırılır. Danışmana danışman diyoruz. Selahattin Demirtaş’a Figen Yüksekdağ’a da siyasi tutsak diyoruz. Sanki hukuk var. Sanki insanlar düşüncelerinden inançlarından dolayı içeride değil sanki demokrasi var. Siyasi tutsak demeyecekmişiz. Bir taraftan da haklı aslında. Siyasi rehine mi diyelim o zaman? Bu dilden bir an önce vazgeçilmelidir.”
‘YENİ BİR DÖNEME GİRDİK’
“Bir şeyi üzerine basa basa büyük harflerle hatta kırmızı kalemle altını çizerek tekrar belirtmek istiyorum” diyen Bakırhan, “Yeni bir döneme girdik. Bu yeni dönem eskisi gibi olmayacak. Yeni dönemde yeni bir dile ihtiyacı var. Danışmanların kullandığı dil ne? Bu karakteri küçük ama büyük büyük laflar eden kimi basın yayın mensuplarının dili değil daha kapsayıcı bir dil. Bu mevcut sürece uygun bir dil. Yeni bir bakış dili kullanacağız. Aynı zamanda mevcudu aşan bir pratik bir yoğunluk içerisinde olacağız. Büyük barış için, büyük çaba için, bu süreci başlatan en başta Sayın Öcalan için, kardeşlik hukuku için, gece demeden, gündüz demeden büyük bir çaba ve yoğunlaşma içerisinde olmalıyız. Sizler şu anda öncü rolü oynuyorsunuz. Her biriniz bizden daha iyi biliyorsunuz. Öncünün rolü nedir? Onu çok anlatmayacağım ama bu öncülüğe uygun bir duruş, pratik, dil içerisinde olmanızı sizlere rica ediyorum. Zaten bunu yapacağınıza, yapmaya başladığınıza da inanıyorum. Çözüm sürecinin geleceği yerel yönetimlerin cesaretine, bilgisine ve iradesine bağlıdır” diye konuştu.