30 Haziran 2025

    MEHMET Y. YILMAZ/ Toplam kaç kişiyi içeri tıkabilirsiniz?

    4 Nisan 2025

    Belli ki herkesi gözaltına alacak yeterli polis ve nezarethaneleri olmadığı için seçimleri bir-iki oyuncu, bir tutam fenomen, azıcık emekli, çokça öğrenci olsun gibisinden bir bileşimle yapmışlar. Mesela İmamoğlu’nun adaylığı için imza veren 15 milyon kişiyi içeri tıkmak isterler ama ne yapsınlar, imkân bu kadar. Rejimin de temel sorunu esasen bu

    Boykot çağrılarını paylaşan 16 kişi hakkında göz altı kararı verildi, 11’i gözaltına alındı.

    Bu yazıyı yazdığım saatteki “skor” buydu.

    İstediğiniz kadar boykot talep etmek suç değil deyin, Anayasa Mahkemesi kararını filan tekrarlayın, boş.

    İçişleri Bakanı’nın çağrıyı “ekonomik bağımsızlığımıza yönelik darbe girişimi” diye yorumlayışına bakarsanız bu sayının artması mümkün.

    İçinde yaşadığımız rejimin karakteri de zaten bu.

    Yasalara göre suç olmayan bir eylem nedeniyle birilerine eziyet edilecek, daha fazlası şimdilik ellerinden gelmiyor çünkü.

    Sosyal medyada boykot çağrısı ile ilgili paylaşımları tekrarlayanların kaç kişi olduklarını bilemiyorum.

    Benim küçük takip listemde bile bu sayının altı yedi misli paylaşım sahibi var.

    Toplam sayıyı bilemiyorum dedim ama ben diyeyim 100 bin siz deyin 500 bin.

    Belli ki herkesi gözaltına alacak sayıda polisleri, tıkacak nezarethaneleri filan olmadığı için kafalarına göre bir seçim yapmışlar.

    Bir-iki oyuncu, bir tutam fenomen, azıcık emekli, çokça öğrenci olsun gibisinden bir bileşim yaratmışlar.

    Savcılığın işi de zor tabii.

    On binlerce boykot paylaşımcısından hangi birini seçeceklerine nasıl karar verecekler?

    Acaba bir kanun mu çıkarsalar: Bundan sonra gözaltına alınacakların yüzde 35’i kadın, yüzde 2’si çok tanınmış sanatçı, yüzde 8’i az tanınmış sanatçı, yüzde 3 üniversite hocası, yüzde 9 ev kadını olacak gibisinden bir kanun!

    Ya da bir “gözaltına alınacak kişiler havuzu” oluşturup, o havuzdan bilgisayar destekli kura yöntemiyle yapılacak çekilişle mi gözaltına alınacakları seçseler?

    Tabii ne yaparlarsa yapsınlar, sonuç olarak belli bir sayıyı geçebilmeleri mümkün değil.

    Hem polis sayısının kısıtlı olması hem de nezarethane olanaklarının yetersizliği rejimin bu konuda elini kolunu bağlıyor olmalı.

    Yoksa mesela Ekrem İmamoğlu’nun adaylığı için imza veren 15 milyon kişiyi içeri tıkmayı elbette isterler ama ne yapsınlar, memleketin imkânları bu kadar.

    Rejimin temel sorunu da esasen bu.

    Kaç kişiyi içeri tıkabilirsiniz?

    Milleti artık korkutup, susturma dönemi geçti.

    Çünkü korkutarak susturmanın da bir sınırı var.

    Fetullahçılarla birlikte iş tuttukları günlerden itibaren bu işi o kadar abarttılar ki hepimizin derisi kayış gibi oldu, kimse korkmuyor.

    Yetersiz de olsa, otokratik yönetimi dengeleyecek mekanizmaları olmasa da demokrasinin sonucu bu.

    Azıcık bile olsa muktediri ürkütmeye yetiyor ve bir dereceye kadar elini kolunu bağlıyor.

    Onun için bu rejim hızla bir kavşağa yaklaşıyor.

    Kavşağın bir tarafı Esad türü rejimlere çıkıyor.

    Baktın gaz sıkarak, cop vurarak olmuyor, sallıyorsun varil bombalarını milletin üstüne.

    Bunun ağır sonuçları var tabii.

    Çünkü sonunda emek emek biriktirdiğin parayı harcayacak ülke de kalmıyor elde.

    Sokaklara paramiliter güçlerini salıp, susturmaya kalksan onun da maliyeti var ve millet çok acı çekse de o maliyet eninde sonunda iktidar tarafından ödeniyor.

    Ne yaparsan yap, eşkıyalıkla dünyaya hâkîm olunamıyor.

    Ya da durup bir nefes almak ve “ben ne yaptım da bu işi bu noktaya getirdim” diye düşünmek var.

    Bu tür rejimlerin en zor karar anı yani.

    Memleketimiz siyasal İslamcılarının “pragmatik” oldukları söylenir.

    Benim kişisel gözlemim şu ki bu pragmatizm daha çok küçük hesaplarla ilgili oluyor.

    Bu konuda işe yarayacağını sanmıyorum.

    Gördüğüm o ki seçime kadar böyle gideceğiz.

    Rejimin, muhalefete karşı uyguladığı şiddet, dalgalı bir seyir izleyecek ama hiç bitmeyecek.

    Çünkü o eşik aşıldı.

    Bundan sonra “durmayalım, düşeriz” telaşıyla geçecek ama o sandık sonunda milletin önüne geldiğinde bütün bunların bir bedelinin olduğunu göreceğiz.

    Beni düşündüren şey muktedirin de bunu bizim kadar biliyor olması.

    O sandığın milletin önüne bir daha hiç getirilmemesi aklından geçiyor mudur dersiniz?

    T24.COM

    Previous Story

    MÜCAHİD BİLİCİ/ Hadsiz Keyfiyet

    Next Story

    Petrol fiyatları çok sert geriledi

    Latest from Blog

    CHP her karara hazır!

    CHP’de gözler bugün görülecek ‘kurultay iptali’ davasına çevrildi. Kritik duruşma öncesi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den açıklama geldi. Çıkacak her karara hazırlıklı olduklarını belirten Özel, “Amaç Türkiye’nin birinci partisini tartıştırmak. Yarın ne

    DSG, hem askeri hem siyasi olarak yeni Suriye’ye entegre olmalı

    Önümüzdeki günlerde Erbil’i ziyaret etmesi beklenen, Ankara Büyükelçisi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Anadolu Ajansı’na (AA) önemli açıklamalarda bulundu. Demokratik Suriye Güçleri’ne dair değerlendirmede bulunan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom

    Kremlin’deki emperyalist

    Boris Pistorius, Putin’e, “Kremlin’deki bu emperyalist müzakere etmek istemiyor, barış istemiyor” dedi. Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius, partisindeki çekincelere karşı savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesi ve Ukrayna ile dayanışma rotasını savundu. Pistorius, Berlin’deki SPD
    Go toTop

    Bunları kaçırma

    Terör bitecek ama demokrasi beklemeyin

    PKK’nın silah bırakmasının, Erdoğan ve ortağı tarafından bir zafer olarak

    Diktatör değilse, “diktatör” diyebilirsiniz!

    https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/diktator-degilse-diktator-diyebilirsiniz,49674

    Alaturka BAAS rejimi böyle oluyor!/Mehmet Y. Yılmaz