“sivilleşmeyi diktatörlüğe dönüştüren kurnaz, sinsi, yalancı, ikiyüzlü”

1 gün ONCE

Necati Doğru

Cumhuriyet tarihinin yarısı ordu müdahalesi ile geçti, son 25 yıl da “sivilleşmeyi diktatörlüğe dönüştüren kurnaz, sinsi, yalancı, ikiyüzlü” yönetim ile bitti. Sirke fıçısından bal bekleyenler, fena yanıldı. 25 yıldır; 27 Mayıs’tan, 12 Mart’tan, 12 Eylül’den, 28 Şubat’tan şikayet edenler, öylesine kendini beğenme, kibir, güç zehirlenmesi batağına saplandılar ki, sonunda “muhalefete darbe” yaptılar. Halkın gözünde kendilerini bitirmiş oldular.

★★★

4 yıl Başbakan Başdanışmanlığında bulunmuş, Türk Demokrasi Vakfı’nın ve Yüksek Politikalar Merkezi adlı düşünce kuruluşlarının üyeliğini de yapmış  AKP eski milletvekili Hüseyin Kocabıyık, “Recep Tayyip Erdoğan… Geleceğin yer burası mıydı? Biz bunlar için mi mücadele ettik? Sen aslında kendine darbe yaptın haberin yok” diyerek isyan etti.

★★★

İmamoğlu’nun gözaltına alındığı günün gecesinde Türkiye’nin dört bir yanından; İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon, Adana, Bursa’dan; “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiçbirimiz” sesleri yükseldi. Sabah oldu üniversiteler ikinci gün de ayaktaydı. İlk gün 18 milyon tweet atıldı.

★★★

Halk şuna inanıyor:

İmamoğlu’nu seçim sandığında geçmeyeceğini anladı. Savcıyı, polisi, MASAK’ı, bakanlık müfettişini, İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nu, iktidar gücünün her aletini kullanarak siyasi rakibini yok etmeye yöneldi. Nitekim Belediye Başkanı iken Tayyip Erdoğan’ın hukuk danışmanlığını yapan Prof. Dr. İzzet Özgenç de dün Erdoğan’a gönderdiği bilgi notunda; “İmamoğlu soruşturmasının hukuk zemininde yürütülmediğini” vurguladı. İmamoğlu’nun yerine kayyum olarak İstanbul Valisi’nin atanması bekleniyor.

★★★

Bütün Türkiye’yi İmamoğlu’nun arkasında “tek vücut olup durmaya” ancak böylesine güç zehirlenmesi ile bulamaç olmuş bir strateji başarabilirdi. Darbeler hep iktidara yapılırdı, muhalefete darbe yapıldı. Halk, “iktidarın sandığı milletin önüne getirmekten vazgeçtiğine” inanmaya başladı. Seçme ve seçilme özgürlüğüne son verileceği korkusuna düştü. Ankara’da Adalet Bakanlığı önünde bile halkın protestosu vardı. Dün İstanbul Taksim Meydanı, polis koruması altında halka kapatıldı. 

★★★

İstanbul’da belediye önünde meydanı dolduran binlerce insan; gecenin karanlığına “Sandık gelecek Tayyip gidecek” diye bağırdı. Sanki Tayyip Erdoğan’ın altını oyan bir gizli güç var; bu güç İmamoğlu’na çalışıyor. İmamoğlu, ifadeye çağrılsaydı kaçacak mıydı? Var olduğu söylenen delilleri karartıp kaçsaydı, halk İmamoğlu’nu silerdi. Erdoğan’a başbakanlığı sırasında başdanışmanlık yapmış AKP eski milletvekili bile; “geleceğin yer burası mıydı?” diye Erdoğan’ın bitişini ilan etmiş oldu.

★★★

Bu yıl boyunca ve muhtemelen gelecek yıl; “örgüt üyeleri evlerinde milyon dolarla yakalandılar. İhale yolsuzluğu yaptılar. Rüşvet aldılar. Belediyeleri soydular. İşte irtikap yapan. İşte nitelikli dolandırıcılık” haberleriyle geçecek. Halk, bunlara inanmayacak. İktidarla “demokrasiyi geliştirip genişletme görüşmeleri” yapmakta olan DEM Partisi Başkanı bile İmamoğlu gözaltına alınınca; “Bizi de hapse atarlar diye korkuyorum” dedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da; “Bir sapık bulup aleyhimize bir şeyler söyletme ihtimali var” diye seçmenini uyardı.

★★★

Halkın çoğunluğu; “Can güvencesi, mal güvencesi, hukuk güvencesi, sandığın halkın önüne gelme güvencesi yok edildi” diyenlere hak veren noktaya geldi. Türkiye 1 kişiden büyüktür!

Diploma!

Fakülte adı söylenir ancak “diploma” aslında profesörler, doçentlerin verdiği geçer notuyla alınır. Onlara “hocam” denir.  Geniş bilgileri vardır, gösterişsiz yaşarlar. Derslerini coşkuyla anlatırlar. Gözlüklü, ciddi duruşlu ama insancıl bakışlıdırlar.  Hak yemezler, hak yedirmezler. Başları diktir, ödün vermezler. Bilim adamı tutarlılığını göstererek her türlü baskıya karşı direnirler. Üniversite hocası deyince akla bunlar gelir. Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını İşletme Fakültesi’nin hocaları verdi. Onlar “diplomayı iptal etme” baskısına direndi, fakültenin dekanı sessizce istifa etti. İmamoğlu’nun diplomasını İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu hocaları iptal etti. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Zülfikar’ın Tayyip Erdoğan’ın Belediye Başkanlığı döneminde, belediyenin Sağlık Dairesi Başkanı olduğu ve Erdoğan’la birlikte uzun yıllar beraber çalıştığı ortaya çıktı.

Sözcü Gazetesi

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.