Çin’in başkanlığında ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’den oluşan “nükleer beşli,” Dubai’de bir araya gelerek nükleer doktrinleri tartıştı.
Çin Dışişleri Bakanlığı’na göre, 4 Aralık’ta gerçekleşen toplantı, tarafların birbirlerinin nükleer stratejilerini daha iyi anlaması ve olası yanlış anlamaları önlemek amacıyla düzenlendi.
Çin’in Başkanlığı ve Yeni Stratejik Yaklaşımlar
Ağustos ayında nükleer beşlinin başkanlığını Rusya’dan devralan Çin, bu tür toplantılara önem veriyor. Pekin, bu görüşmelerin “açık sözlü” geçtiğini ve uluslararası güvenlik ortamını iyileştirmeye yönelik önemli bir adım olduğunu belirtti. Toplantı, nükleer caydırıcılık politikalarının geleceği ve küresel stratejik risklerin değerlendirilmesi açısından kritik öneme sahipti.
Artan Nükleer Silah Stokları ve Modernizasyon
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, 2024 itibarıyla dünyada 12.121 nükleer savaş başlığı bulunuyor ve bunların 9.585’i yedekte tutuluyor. ABD ve Rusya, toplam nükleer cephaneliğin %90’ını oluşturuyor.
Çin, nükleer modernizasyon sürecinde önemli bir artış gösterdi. 2023’te 410 olan savaş başlığı sayısı, 2024’te 500’e ulaştı. Bu durum, özellikle ABD tarafından endişeyle izleniyor. Financial Times, Çin’in nükleer modernizasyonunu hızlandırdığını ve yakında ABD ve Rusya ile kıyaslanabilecek bir nükleer güç haline gelebileceğini belirtti.
Rusya’nın Güncellenmiş Nükleer Doktrini
Kasım ayında Rusya, nükleer doktrinini güncelledi. Yeni doktrin, nükleer olmayan bir devletin, bir nükleer devletin desteğiyle gerçekleştirdiği saldırıları “ortak saldırı” olarak değerlendirecek şekilde genişletildi. Ayrıca, askeri ittifaklar tarafından gerçekleştirilen saldırılar da aynı kategoride ele alınacak. Kremlin, nükleer silahları yalnızca caydırıcı bir unsur olarak gördüğünü ve kullanımı ancak “zorunlu bir durum” halinde mümkün olduğunu vurguladı.
Diplomatik ve Askeri Gerginlikler
Toplantı, Ukrayna’daki savaşın, nükleer silahların rolünü daha görünür hale getirdiği bir dönemde gerçekleşti. ABD’nin Ukrayna’ya uzun menzilli ATACMS füzeleri sağlaması ve Çin’in nükleer cephaneliğini artırması, taraflar arasındaki gerginliği artıran unsurlar arasında yer alıyor.
Bu tür toplantılar, nükleer güçler arasındaki diyaloğun devamını sağlamak ve yanlış hesaplamaları önlemek için kritik bir platform oluşturuyor. Ancak, nükleer güçlerin stratejik hedefleri ve politikaları arasındaki derin farklar, bu görüşmelerin sonuçlarının sınırlı kalmasına neden olabilir.