22 Kasım 2024

KILIÇDAROĞLU: Kendimi savunmak için değil tarihe not düşmek için geldim

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında açılan, 11 yıl 8 aya kadar hapis ve siyasi yasak istenen hakaret davasının ilk duruşması Ankara 57. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava, Kılıçdaroğlu’nun 17-25 Aralık operasyonlarının ardından o dönem başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili ifadeleri nedeniyle açıldı.

Kılıçdaroğlu, kendisine desteğe gelen kalabalığın “Hak hukuk adalet”, “Halkın umudu Kılıçdaroğlu” sloganları arasında Ankara Adliyesi’ne girdi.

Kılıçdaroğlu’na destek için CHP lideri Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP eski Genel Başkanı Hikmet Çetin ve CHP’li milletvekillerinin yanı sıra Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, DEVA Partisi milletvekili İdris Şahin, Gelecek Partisi milletvekili Selçuk Özdağ, HDP eski Eş Genel Başkanı Mithat Sancar gibi siyasiler de Ankara Adliyesi’ndeydi.

Özgür Özel ve Mansur Yavaş’la birlikte 11 Büyükşehir Belediye Başkanı , Ümit Özdağ, Hikmet Seçin, Aziz Sancar, Selçuk Özdağ, İdris Şahin, Ayşe Ateş, Vahap Seçer, Zeydan Karalar, Alper Taşdelen, Muharrem İnce de Kılıçdaroğlu’na destek için Ankara Adliyesi’ne geldi.

“Savunmaya değil tarihe not düşmeye geldim”

Kılıçdaroğlu, bir saate yakın süren savunmasında, “Ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil tarihe not düşmek için geldim” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’nun savunmasından öne çıkan bazı bölümler şöyle:

“Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı’nda daire başkanlığı ve genel müdür yardımcılığı yaptım. BAĞ-KUR ve Sosyal Sigortalar Kurumu’nda genel müdürlük ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı yaptım. Siyaset arenasına girmeden önce üniversitede ders verdim. Milletvekilliği ve grup başkan vekilliği yaptım. Daha sonra üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nde genel başkanlık görevini 13 yıl boyunca yerine getirdim. Bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim. On binlerce memura amirlik yaptım. Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim. Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur.”

Akşener’e gönderme: “İşbirlikçi çıktı”

Kılıçdaroğlu, isim vermeden İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener’e gönderme yaparak şunları söyledi:

“Hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu? Tabii ki var. Sayın Yargıç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak ‘Kılıçdaroğlu’nu aileme emanet ediyorum’ diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandığım hata ettim. Evet hatalıyım. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim.”

“Pişmanım; milletimizi ikna edemedim”

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından diğer öne çıkan kısımlar şöyle:

“Pişmanım. Kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım. Milletimizi ikna edemedim. Sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim.

“Sizlerin ve tarihin önünde ifade etmek istiyorum. Kararlıyım. Bu devleti ve devletin asıl sahibi milletimizi, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla mücadele etmeye kararlıyım. Herkes bilsin ki, bu aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim. Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür.

“Konuşmamı bitirirken Sayın Yargıç, şunu herkes bilsin ki; yüz yıl sonra bir kere daha söylüyoruz: Ne bu devleti ne de bu milleti ‘Köhne Bizans’ın Yıldız Burcunda oturan baykuş’ özentilerine bırakmayacağız.”

Kılıçdaroğlu: 128 milyar dolar, yandaşa ve ‘beşli çete’lere satılarak yok edild

CHP 7’nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açtığı hakaret davasında savunmasını yaptı.

Kılıçdaroğlu savunmasını yaparken. Fotoğraf: Diken tarafından çizildi

CHP’nin 7’nci Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şikayeti üzerine açılan hakaret davasında 11 yıl sekiz aya kadar hapis ve siyasi yasak istemiyle yargılanıyor.

Duruşma Ankara 57’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmadan önce Kılıçdaroğlu’na destek için gelenler adliye önünde toplandı. Fotoğraf: CHP

Kılıçdaroğlu’nun savunması şöyle:

* Konuşmama başlamadan önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum. Birincisi, ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim. İkincisi, maruz bırakıldığım bu hukuksuzluğun öznesi ve sebebi olmadığınızı biliyorum. Söyleyeceklerimin hiçbirisinin şahsınızla bir ilgisi yoktur. Ancak bilmenizi isterim ki sizinle ortak bir noktada buluştuk.

* Tarih, bana gerçekleri söyleme görevi verdiği gibi size de bu gerçekleri kayıt altına alma fırsatı sunmuştur. Sanırım, açılan davaların ve mahkemeye çıkmamın nedeni; Erdoğan’a “Başçalan, Hırsız ve Başhırsız” demiş olmamdır. Öncelikle ispatlarla sabit olan bu gerçekleri dile getirdiğim için hiçbir pişmanlığımın olmadığını söylemek isterim.

* Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, “Rüşvet suçundan” çıkmadım. Ne mutlu ki bana, “Yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız” olarak karşınıza çıkmadım Ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza “Vatana ihanetten” de çıkmadım.

* Karşınıza sayın yargıç, “Hırsıza hırsız” dediğim için çıktım. Sizlerin ve aziz milletimin huzurunda ve tarih önünde tekrar söylüyorum; “Oğlum evdeki paraları sıfırladın mı” diyen adam hırsızdır.

“Bir tek yüzüğüm var, zengin olursam bilin ki çalmışımdır” diyen adam zengin olmuşsa sayın yargıç, buradan tekrar söylüyorum başçalandır – hırsızdır.

* Sayın yargıç, ben Kemal Kılıçdaroğlu..! Maliye Bakanlığında hesap uzmanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığında Daire Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı yaptım. Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumunda Genel Müdürlük ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Müsteşar yardımcılığı yaptım. Siyaset arenasına girmeden önce üniversitede ders verdim. Milletvekilliği ve Grup Başkan Vekilliği yaptım.

* Daha sonra üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinde genel başkanlık görevini 13 yıl boyunca yerine getirdim.

‘Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim’

* Sayın yargıç, bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim. 10 binlerce memura amirlik yaptım.

* Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim. Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur. Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim sayın yargıç. 

* 68 Kuşağında Denizlere, Mahirlere ve Hüseyinlere yoldaşlık ettim. İdamlara tanıklık ettim. Daha sonraları anladım ki, sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyen kardeşler olduğunu. Düşmanlarımızınsa tek olduğunu.

* Aslında, bu ülkeyi bölmek ve bizleri kendilerine köle yapmak için amansızca çalışan emperyalistlerdi bizim tek düşmanımız. O kara günler geçtikten sonra, darbeler ve idamlar sürecini çok düşündüm ve tek bir şeye İnandım…

“Biz; sağcı-solcu, seküler-dindar, Alevi-Sünni, Türk-Kürt “ değildik. Biz, dünyanın en güzel toprakları olan bu vatanda, barış, kardeşlik, huzur ve bereket İçerisinde yaşama mücadelesi veren ama işgalci güçler ve onların içimizdeki işbirlikçileri eliyle birbirini öldüren…

* Gençlerini uyuşturucu baronlarının eline terk etmiş, çocuklarının eğitim-sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan, gelişmiş dünyanın çoktan unuttuğu saçma konular yüzünden kutuplaşmış, emeklisi aç,
hastası tedavi edilemeyen, sınırları korunamayan, emeği sömürülen, insanlık onuruna yakışan bir hayattan çok uzaklaşmış, ağız dolusu gülmeyi unutmuş, 85 milyon ve tek millet olan kardeşler olduğumuza inandım.

* Anlatacağım sayın yargıç, sizde bunu aziz millet adına ve tarih önünde kayıtlara geçirin.
Herkes iyi dinlesin! Bu sözlerime kulak versin!

‘Büyük Ortadoğu Projesinin ikinci fazına geçildi’

* Sayın yargıç bu anlatacaklarımın dava konusu ile ne alakası var demeyin! Bakın yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor!

* Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varlığının hesabını veremeyenler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.

* Bakınız, Büyük Ortadoğu Projesinin ikinci fazına geçildi! Emperyalistlerin, işgalcilerin ve
vatanımızda, çocuklarımızda, geleceğimizde ve canımızda gözü olan düşman cephesinin kurduğu planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ikinci aşaması uygulamaya kondu…

85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum; Büyük Ortadoğu Projesinin ilk aşaması şudur; rüşvet ve yolsuzluk yoluyla zenginleştirdikleri, teröre ve uluslararası suç teşkil edecek işlere girmesini sağladıkları, ülkeyi toprak tavizleri vermek zorunda bırakacak kadar borçlandıracak ‘tek adam’ rejimi kurmaktı.

* Ve en önemlisi; ülkedeki bütün güçleri ‘teslim alabilecekleri’ bir tek adamda birleştirmekti. İlk faz tamamlandı.

* Teslim aldıkları ve bütün güçleri üzerinde birleştirdikleri ‘tek adam ve saray rejimi’ni kurdular. Hatırlayın! Çıkarlarımız gereği kabul etmediğimiz ilk tekliflerinde Trump, Erdoğan’a ne dedi? “Mal varlığını araştırırım”, teslim alınmış ve bütün yetkileri elinde bulunduran ‘saray’ ne yaptı? İstediklerini derhal yerine getirdi.

* Hatırlayın sayın yargıç! “Bu can bu bedende olduğu sürece o papazı vermem” diyen Erdoğan, ne oldu da bir anda çark etti? Henüz mahkeme saati dahi gelmemişken, Rahip Brunson’ı götürecek uçağı kapımıza yollamışlardı bile…

* Sayın yargıç, Erdoğan ailesinin mal varlığı dolayısıyla dönemin ve şimdinin ABD başkanı Trump tarafından tehdit edildiğini ve Erdoğan’ın bu tehdide hemen boyun eğdiğini sadece biz değil bütün dünya biliyor. Egemen güçler tarafından teslim alınan bir devlet başkanı ülkesine hizmet edemez.

* Bu da tarihin önümüze koyduğu bir başka gerçektir. IŞİD terör örgütüyle petrol alışverişi yapan damadına ait TIR konvoyunun uydu görüntüleri ve ticaret yaptıkları belgelerde bir başka devlet tarafından kullanılarak tavizler alınıyor.

* Damadı üzerinden Putin’in, çocukları üzerinden Trump’ın, çeteleri yüzünden İsrail’in teslim aldığı bir Erdoğan ve ilk aşaması tamamlanmış bir B.O.P var karşımızda.

* Hiç kimse unutmasın ki; yolsuzluklarla, devleti soyanlara suskun kalanlar onurlarını kaybederler. Biz onurlu insanlarız. Yolsuzluklar karşısında suskun kalamayız. Beni en iyi devleti soyanlar tanır. Çünkü onlar beni susturmak için yedi sülalemi araştırdılar…

* Sayın yargıç; siyaset kurumu devleti soymanın bir aracı değildir. Siyaset halka hizmet etmektir. Sayın yargıç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölme ve parçalama projesinin ikinci aşaması başlıyor.

* Bakınız, BOP’un ikinci aşaması sürecinde Türkiye alenen bir sığınmacı deposu haline getirilmiştir? Ne acıdır ki para uğruna Türkiye’ye ‘Geri Kabul Anlaşması’ imzalatılmıştır.

* Sayın Yargıç Unutmayın, bir ülkeyi bölmek için önce o ülkeyi sığınmacı nüfus olarak büyütüp, ekonomik olarak küçültürseniz, yani yoksulluğu yaygınlaştırırsanız emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer ve emellerine hizmet etmiş olursunuz. Açıkça söylüyorum bugün için yapılan budur.

* Bakınız bugün devletimiz borçlandığı her 100 lira karşılığında 135 lira faiz ödüyor. Bakınız! Lütfen dikkat ediniz, Bunu herkesin duyması ve bilmesi gerekiyor!

* Her 100 lira için 135 lira faiz ödüyoruz. Çok değil daha bir kaç yıl önce, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından 128 Milyar dolar buharlaştırıldı.

* Sayın Yargıç, tekrar ediyorum. Millete ait 128 Milyar Dolar para, yandaşa ve 5’li çetelere arka kapıdan satılarak yok edildi. Bir vatansever için ne kadar acı bir tablo değil mi?

* Borçlanıyor ve borcumuzu ödeyemez hale geliyoruz. Bunun ekonomi bilimindeki
en basit karşılığı şudur; “Para alan, emir alır.”

‘Kıbrıs ve Ege’de taviz verecek’

* Ödeyecek paranız yoksa elinizdeki toprakları vermek zorunda kalırsınız.

* Kısa, öz ve direk söylüyorum! Erdoğan, Kıbrıs ve Ege de taviz ve toprak verecek. Kendisi daha ilk yıllarında dahi bu amacını dile şöyle dile getirmişti!

* Hatırlayın! “Gerekirse Kıbrıs’tan bir kısım toprakta verilebilir” diyen Erdoğan, “Emir komuta merkezim isterse Papaz elbisesi giyerim” diyen Erdoğan, “Hem laik hem Müslüman olunmaz” diyen Erdoğan, “Valilere çukurlar eşilirken, dokunmayın talimatını ben verdim” diyen Erdoğan, “Ne istediler de vermedik, bitsin bu hasret dön gel” diyen Erdoğan, kurucu irademiz ve liderlerimize, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Ayyaş” diyen Erdoğan…

* Dolayısıyla Erdoğan, ülkemiz, devletimiz, birliğimiz ve geleceğimiz için bir tehdit ve tehlikedir. BOP’un ikinci aşaması Kıbrıs ve Ege’den toprak ve taviz vererek tamamlanmayacak sayın yargıç! Devam edecek.

* Ülkemize sokulan ve sayısı belli olmayan ama on milyonlarla ifade edilen, geri kalmış dünyanın hemen her tarafından yurdumuza gelen, eğitimsiz, kayıtsız, geçmişi bilinmeyen ve içerisinde çok sayıda cihatçı olduğu tahmin edilen, milyonlarca sığınmacı, emperyalistlerin Erdoğan eliyle ülkemiz üzerinde kurduğu korkunç tablo bir beka sorunudur.

* Sayın yargıç, lütfen söylediklerimi dikkatlice kayıt altına alın! İç karışıklık, dış müdahale zemini oluştur.

* Bu yakın tarihte her zaman böyle olmuştur. Ekonomisi zayıflamış hatta çökmüş, sınırlarını koruyamayan, adalet sistemi tek adama bağlanmış, denetleme mekanizması yok edilmiş, şeffaflık ve hesap sorabilirliği olmayan, liyakat ve ehliyete göre değil, biat ve itaat edenlerin devlet kademelerine geldiği bir sistem sürdürülebilir değildir.

* Irak’ın işgalini hatırlayın lütfen! O dönem ülkemizde başkanlık sistemi denen ucube saray rejimi henüz yoktu. Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak’ı işgal etme talebi Türkiye Büyük Millet Meclisimiz tarafından reddedilmiş, Amerikan askerlerinin ülkemize girişi engellenmişti. O dönem güçler ayrılığı vardı ve tek adam rejimi yoktu. Peki, o dönem şu anki başkanlık rejimi olsa ve Erdoğan başkan olsaydı, sizlere, vicdanlarınıza ve kamuoyuna soruyorum, Erdoğan bu tezkereye “Hayır” diyebilir miydi? Tabi ki hayır.

* Tekrar hatırlayın beyefendi o dönem “Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyordu.”

* Güçler ayrılığı olmayan ve teslim alınabilecek -tekrar ediyorum- yasadışı malvarlığı dolayısıyla teslim alınabilecek tek bir kişi üzerine inşa edilen bu ucube sistem ülkemiz için beka sorunudur.

Ben Kemal Kılıçdaroğlu! 75 yaşındayım. Hayatım boyunca alnımın teriyle kazandım, çocuklarımı helal lokmayla büyüttüm. Maaşımdan biriktirdiklerimle satın aldığım ve hali hazırda içinde yaşadığım evimin dışında, kooparetife girerek edindiğim Ankara’nın Büğdüz köyündeki evimden başka bir mal varlığım yoktur. Çok büyük bütçeler yönettim. Her zaman ve her adımımda fakir-fukaranın parasını ve çıkarını gözettim. Milletimi ve devletimi her zaman sevdim, onlara sadakatten hiç ayrılmadım. Bütün yaşamım boyunca parayla hiç işim olmadı, dönüp yüzüne bile bakmadım.

* Terör örgütü PKK tarafından kurşunlandım, kucağımda şehit verdim. Defalarca suikastlara, linçlere ve saldırılara uğradım.

* Canımla sınandım geri adım atmadım. Ailemle ve çocuklarımla tehdit edildim oralı bile olmadım.

Para ve zengin bir hayat vaat ettiler, satılmadım-satın alınamadım. Hiçbir zaman teslim alınmadım sayın yargıç.

Bunu aziz milletimiz bilsin, devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim.

Ben Kemal Kılıçdaroğlu, hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu? Tabi ki var.

* Sayın yargıç, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak “Kılıçdaroğlunu aileme emanet ediyorum” diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandım hata ettim. Evet hatalıyım. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim..

* Pişmanım. Kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım, milletimizi ikna edemedim, sahte videolarla sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim.

* Üzgünüm sayın yargıç. Çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı tok olan anneler için üzgünüm.

* Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve yatağa aç giren her bir evladımız için üzgünüm, kahroluyorum, yüreğime ağır geliyor.

* Torunlarına mahçup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için üzgünüm.

* Evet, üzgünüm sayın yargıç, daha bir kaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can veren 5 evladımız için üzgünüm. Gece mesailerinde çalışan, orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna götüren, gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu uyumuş olan ve sabah erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü göremeyen emekçi anne-babalarımız için üzgünüm. Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin genç için üzgünüm. Onlar bizim geleceğimiz sayın yargıç!

* Onları “Giderlerse gitsinler” diyen Erdoğan’a mecbur bıraktığım için çok üzgünüm. Okumuş, yetişmiş, zeki, pırıl pırıl 300 bin genç sayın yargıç. Peki, yerine gelen kim? Ne idiğü belirsiz milyonlarca eğitimsiz sığınmacı. Emperyalistler çocuklarımızı bile elimizden aldı. Afrika kabilelerinde bir söz vardır.

* Derler ki “Köyün ve ailesinin sevgisini alamayan bir çocuk, ısınmak için o köyü yakar.” İşte sayın yargıç, o çocukları tekrar kazanamazsak bizi yakarlar. Sizlerin ve tarihin önünde ifade etmek istiyorum.

* Kararlıyım! Bu devleti ve devletin asıl sahibi milletimizi, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla mücadele etmeye kararlıyım.

* Herkes bilsin ki, bu aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim. Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür.

* Konuşmamı bitirirken sayın yargıç, şunu herkes bilsin ki; 100 yıl sonra bir kere daha söylüyoruz, ne bu devleti ne de bu milleti ‘Köhne Bizans’ın Yıldız Burcunda oturan baykuş’ özentilerine bırakmayacağız. 

* Ve buradan milyonlar adına sesleniyorum, başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün kuvvacı kahramanlara selam olsun, selam olsun, devletin bekası-milletin selahiyeti için canını hiçbir zaman sakınmamış bütün vatanseverlere…

* Atatürk ve Cumhuriyet’e bağlılık yemini ettiği için ihraç edilen genç teğmenlere, yurtdışına çıkmış ama geri döneceklerine inandığım 300 bin gencimize, ulusal kurtuluşumuza, gel ve aydınlık günlere selam olsun.

* Yaşasın Türkiye, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti.

Kılıçdaroğlu’ndan Tunç’a: Yüreğin yetiyorsa gel, efendine söyleyeceklerimi dinle

Önceki Haber

Netenyahu’yu tutuklayacak ülkeler belli oldu! Türkiye Netenyahu’yu tutuklar mı?

Sonraki Haber

Orban’dan Netanyahu’ya davet: Tutuklamayacağız

Latest from Blog

Netanyahu Brüksel’e gelmesi halinde tutuklanacak

Avrupa Birliği (AB) ve NATO’ya ev sahipliği yapan Belçika, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama emrini uygulayacağını bildirdi. Belçika Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü

Alman basınında UCM’nin Netanyahu kararı

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama emri Alman basınında kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Karara destek veren gazeteler olduğu kadar karşı çıkanlar da var. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Benyamin
GitYukarı

Bunları da görün