SGK’dan para almak adına birçok bebeği öldüren Yenidoğan Çetesi davası bugün başladı. İstanbul’da görülen ilk duruşmaya İstanbul Barosu’nun katılım talebi reddedildi. İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu, “Bizim açımızdan bir karanlık sayfadır. Bu açıdan burada yalnızca bebeklerin yaşamları kaybolmadı, bir sistemin de çöküşüne tanık olmaktayız” dedi.
Tüm Türkiye’yi sarsan, kamuoyunda “Yenidoğan Çetesi” olarak bilinen suç örgütünün yargılanmasına bugün başlandı. İstanbul Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya İstanbul Barosu alınmadı. İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu konuya ilişkin açıklama yaptı.
Kaboğlu’nun açıklamaları şu şekilde:
‘KARANLIK BİR SAYFA’
Bizler Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu ve diğer barolar dava sürecine katılım talebinde bulunduk ama bu talebimiz reddedilmiş bulunuyor. Kuşkusuz diğerlerinin de katılım isteği haklıydı ama biz İstanbul Barosu olarak, İstanbul’da görev yapan bir baro olarak Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakmakta olduğu bir davaya katılım talebimizin kabul edilmesi çok daha önemli olacaktı. Ve bu talebimizle aslında bu denli büyük bir davaya katkıda bulunacaktık. Adil yargılanma hakkının gereklerinin gerçekleşmesine katkı sağlayacaktık. Bu dava yalnızca Türkiye’de en büyük sağlık sistemi skandalı değil, belki de dünya sağlık tarihinin en büyük toplu davalarından biri olacaktır. Bizim açımızdan bir karanlık sayfadır. Anayasasında devlete sağlık hizmetlerinin planlanması ve denetlenmesi konusunda açıkça yükümlülük yükleyen az sayıda Anayasa vardır, bizim Anayasamız bunu 56’ıncı maddesinde açıkça belirtmiştir. Burada görüyoruz ki hem devlet hastanelerinde hem özel hastanelerde bu yükümlülük yerine getirilmiş değildir.
‘BİR SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜ’
Burada bu büyük davanın görülmesi, böyle bir sistemin sistemsizliğe dönüşmesi sonucudur. Bu açıdan bebeklerimizin, çocuklarımızın yaşamları karartılmış, yaşamlarından koparılmıştır. Burada ciddi bir yaşam hakkına yönelik tehdit söz konusudur. Baroların varlığı da hem hukukun üstünlüğüne saygı sürecine katkıda bulunmaktır hem de insan haklarına en başta yaşam hakkı gelmek üzere katkıda bulunmaktır. Bu talebimizle biz aslında Anayasamızın bize tanımış olduğu görev ve sorumluluğumuzu yerine getirmeyi amaçladık. Ancak duruşmanın ilk günü adil yargılanma hakkının zedelenmesine tanık olduk. Dileriz ki yarından itibaren burada görülecek olan bu toplu dava duruşmaları daha adil yargılanma saygı duyularak gerçekleşsin. Türkiye’de sosyal devlet, hukuk devleti ve Anayasa’nın bunlarla ilgili ön gördüğü hükümlerin askıya alınmış olduğu, saygı görmediği ve bunun sonucu olarak bu tür toplumsal davaların görülmek durumunda kalındığına esef ile tanık oluyoruz. Bu açıdan burada yalnızca bebeklerin yaşamları kaybolmadı, bir sistemin de çöküşüne tanık olmaktayız.”