İzmir, Ankara, Bursa, Tekirdağ, Edirne, İstanbul, Muğla ve daha birçok kentte ciddi su sorunu yaşanmaya başladı.
Bazı kentlerin barajları resmen boşaldı. Birçok yerde doğal göller kururken, barajlarda ise yalnızca “dip suyu” kaldı.
İstanbul’un suyu bir ayda yüzde 13 azaldı
Yaklaşık 18 milyon insanın yaşadığı İstanbul’da baraj doluluk oranı son bir ayda 13 puan azalarak yüzde 45,21’e düştü.
Kente su sağlayan barajlardaki doluluk oranı 19 Temmuz’da yüzde 58,28 iken, sıcak hava nedeniyle artan günlük su tüketiminin etkisiyle son bir ayda yüzde 13,07 azaldı.
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) verilerine göre, bu yıl 15 Nisan’da yüzde 82,22’ye kadar yükselen barajlardaki su seviyesinde sıcak havanın da etkisiyle düşüş devam ediyor.
Kente su sağlayan barajlardaki doluluk oranı 19 Temmuz’da yüzde 58,28 iken, son bir ayda yüzde 13,07 azalarak bugün itibarıyla yüzde 45,21 olarak ölçüldü.
Su miktarı, Ömerli’de 42,53; Darlık’ta 57,07; Elmalı’da 63,79; Terkos’ta 50,28; Alibey’de 28,6; Büyükçekmece’de 45,49; Sazlıdere’de 40,11; Istrancalar’da 28,99; Kazandere’de 28,11; Pabuçdere’de 36,95 olarak kaydedildi.

Fotoğraf: AA
Birçok kentte susuzluk alarm veriyor
Kente su sağlayan baraj ve göletler 868 milyon 683 bin metreküp biriktirme hacmine sahipken, su miktarı bugün itibarıyla 395,79 milyon metreküp olarak kaydedildi.
Barajlar dışında kente su sağlayan Melen ve Yeşilçay’dan da bu yıl şu ana kadar 405,65 milyon metreküp su alındı.
İTÜ İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, “Geçen yıl ağustos sonunda barajlardaki doluluk oranı yüzde 45’ti. Bu yıl ise daha ağustos bitmeden yüzde 45 seviyelerine düşmüş oldu. Son 10 yıldaki baraj doluluk oranı, 2023’ten sonraki en düşük seviyesinde görünüyor” dedi.
“Acil önlem alınması gerekiyor”
Toros, Rûdaw’a yaptığı açıklamada Türkiye’nin su sorununun çözümü için acil önlemler alınması gerektiğini belirtti.
Her yaz gündemde olan kuraklık ve su sorununa kalıcı çözümler üretilmesi gerektiğini vurgulayan Toros, “İki çözüm var: Ya susuz kalacağız ve ciddi sıkıntılar yaşayacağız ya da daha zamanımız varken bu küresel iklim değişikliğine uyum sağlayacağız” diye konuştu.

Fotoğraf: Rudaw
“Uzun vadeli planlama şart”
Türkiye’deki 25 havzanın 30-40 yıllık verilerinin analiz edilmesi gerektiğini belirten Toros, “Yıllık planlama yerine 30 yıllık planlama yaptığımız takdirde bu tür su sıkıntıları yaşamayabiliriz. Bir yıl çok yağış yağıyor, başka bir yıl kurak geçiyor. Kurak geçtiği zaman her sene bu konuları konuşmak zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tarımda büyük israf var”
Türkiye’de suyun yüzde 75’inin tarımda kullanıldığını hatırlatan Prof. Dr. Toros, tarımsal sulamada büyük israfa dikkat çekti: “Çiftçilerimiz öğleden sonraki saatlerde fıskiye sulama yapıyor. Toprak sıcak, hava sıcak, rüzgâr da fazla. Suyu sıcakla buluşturduk mu buharlaşıp gider. Bitkiyi suladığımızı zannediyoruz ama havayı suluyoruz.”
Toros, damlama ve sızma sulama gibi modern teknolojilerin kullanılması gerektiğini, sulamanın sabah saatlerinde yapılmasının önemini vurguladı.
“İstanbul’da kişi başı su tüketimi 200 litreden 100 litreye düşürülmeli”
İstanbul’da günlük 1 milyar 200 milyon metreküp su kullanıldığını, barajların tamamı dolu olsa bile 900 milyon metreküpü bulmadığını belirten Toros, şu önerilerde bulundu:
“İstanbul’da kişi başı günlük su kullanımını mutlaka 100 litreye düşürmemiz gerekiyor. Bunun için kademeli fiyat sistemi uygulanmalı. Lavaboda kullandığımız suyu, sifonda kullandığımız sudan ayırıp tekrar kullanım haline getirebilirsek büyük tasarruf sağlarız.”
“Mersin’de başarılı örnek”
Mersin’in Toroslar ilçesindeki Değirmendere köyünden başarılı bir örnek veren Prof. Dr. Toros, şöyle anlattı: “İki yıl öncesine kadar her sene barajlardaki su bitiyordu. Köy sulama kooperatifi metreküp başına ücret alma sistemine geçti. Eskiden suyu salıveriyorlardı, ücret ödemiyorlardı. Şimdi her metreküp için ücret ödüyorlar. Daha idareli kullanıyor, daha az suyla daha fazla iş yapmaya çalışıyorlar.”

Fotoğraf: AA
“Bilinç oluşturulmadan teknoloji çözüm değil”
Deniz suyu arıtmanın da bir seçenek olduğunu belirten Toros, ancak asıl çözümün bilinç oluşturmada olduğunu vurguladı: “Denizden su arıttınız, arıtmak için enerji kullanacaksınız. Niye sağlığımızla oynayalım? Niye yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmayalım? Niye kaynakları daha verimli kullanmayalım?”
“Yağmur hasadı yapılmalı”
Yağmur hasadı konusunda çıkan kanunun denetiminin zor olduğunu belirten Prof. Dr. Toros, “Belli büyüklükteki iş yerleri ve konutlar yağmur hasadı yapmak zorunda. Ama burada bilinç oluşması son derece önemli” dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Toros, sözlerini şöyle tamamladı:
“Suyun her bir damlası değerlidir. Damlaya damlaya göl olur ama bu göl de damlaya damlaya yok olur. Nerelerde su israfı yapıyoruz, bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Var olan su kaynaklarımızı daha verimli kullanabilirsek, 2100 yılında dahi Türkiye’nin su sorunu olmaz.”