
Ankara Emniyeti’nde istihbaratçı olarak görev yapan ve 2018 yılında Sincan Cezaevi’nde şüpheli şekilde ölen KHK’lı polis müdürü Zeki Güven’in eşi, eski hakim Sevda Güven, ilk kez sessizliğini bozdu. Güven, eşinin 2002’deki “telekulak skandalı” nedeniyle hedef alındığını ve cezaevinde planlı şekilde öldürüldüğünü söyledi.
Güvenpark adlı YouTube kanalına konuşan Sevda Güven, “Eşim o dönemde Ankara İstihbarat Şube’de görevliydi. Telekulak skandalını ortaya çıkaran isimlerden biriydi. Mahkemede tanıklık yaptı, şubenin iç yüzünü tüm açıklığıyla anlattı. Bu yüzden husumet birikti. 15 Temmuz sonrası göreve getirilen bazı polisler o kinle hareket etti. Eşimden intikam aldılar” dedi.
CEZAEVİNDEKİ ŞÜPHELİ ÖLÜM: KALP KRİZİ Mİ, CİNAYET Mİ?
22 Mayıs 2018’de gözaltına alınan Zeki Güven, 40 gün sonra Sincan Cezaevi’nde tek kişilik hücrede ölü bulundu. Resmi kayıtlara “kalp krizi” olarak geçen ölüm, Sevda Güven’e göre oldukça şüpheli. “Eşimin kronik bir hastalığı yoktu. 24 saat kamerayla izlenen bir yerde nasıl oldu da öldü? Bazı mektuplar bana ulaşmadı, ‘bu isimde biri yok’ denilerek geri gönderildi. Nerede tutulduğunu tam olarak bilemedik. Emniyete götürülüp geri getiriliyordu” diyerek birçok sorunun cevapsız kaldığını ifade etti.

HANEFİ AVCI’YA TEPKİ: EŞİMİ TANIMAZ BİLE
Zeki Güven’in ismi, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı’nın bir kitabında ve 15 Temmuz sonrasında verdiği demeçlerde geçti. Avcı, “Çok kritik biridir, iyi sorgulanmalı” diyerek Güven’i hedef göstermişti. Sevda Güven ise Avcı’nın bu sözlerine tepki göstererek, “Eşim, ‘Hanefi Avcı beni hiç tanımaz. Aynı ortamda dahi bulunmadık’ demişti. Onu birileri konuşturuyordu” diye konuştu.
EŞİNDEN GELEN İLK VE SON MEKTUP
Zeki ve Sevda Güven, farklı cezaevlerinde tutukluydu. Aralarındaki iletişim mektuplarla sınırlıydı. Sevda Güven’in ifadesine göre, Zeki Güven’in yazdığı ilk mektup aynı zamanda sonuncusu oldu. Mektup cezaevinde bayram havası yaratırken, sadece birkaç gün sonra Zeki Güven’in ölüm haberi geldi.
Eşinin cenazesi için Bilecik’e götürülen Sevda Güven, cezaevi aracında elleri kelepçeli olarak yolculuk etti. Defin işlemi sırasında çocuklarıyla kısa süre görüşmesine izin verildi ancak cenazeye katılmasına müsaade edilmedi. “Bu kadar zulme sessiz kalan millete hakkımı helal etmiyorum” dediği için yetkililerin cenazeye katılımını engellediğini belirtti.
GEÇMİŞİ ÖDÜLLERLE DOLU BİR EMNİYETÇİ
1992’de Polis Akademisi’ni birincilikle bitiren Zeki Güven, Ankara’da terör ve istihbarat birimlerinde kritik görevler üstlendi. 2013 yılında Şırnak’taki toplum destekli polislik projeleriyle dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den ödül aldı. 17/25 Aralık sürecinden sonra açığa alındı, kısa süre Bolu Emniyeti’nde görev yaptı ancak sonrasında KHK ile ihraç edildi.
MEDYA VE SORUŞTURMA TARTIŞMALARI
Zeki Güven’in ölümü, iktidara yakın medya tarafından “FETÖ içi infaz” olarak servis edildi. Sabah gazetesi istihbarat şefi Abdurrahman Şimşek, “itirafçı olacaktı, öldürüldü” iddiasını öne sürdü. Ancak Sevda Güven, bu tür haberlerin ölümün üzerini örtme çabası olduğunu savunarak, olayın gerçek anlamda araştırılmadığını, soruşturmanın derinleştirilmediğini söyledi.
KAMUOYUNA ÇAĞRI: BU BİR CİNAYETTİR
Sevda Güven’in sözleri, Zeki Güven’in ölümünün “doğal bir ölüm” değil, cezaevi içinde gerçekleşen planlı bir cinayet olabileceği ihtimalini yeniden gündeme taşıdı. “Onu susturmak istediler ve başardılar. Ama ben susmayacağım” diyen Sevda Güven, eşinin ölümüne ilişkin adaletin sağlanmasını ve kamuoyunun sessiz kalmamasını istedi.