İsrail’in bölgesindeki askeri operasyonlarının motivasyonları birkaç temel eksende değerlendirilebilir:
1️⃣ Güvenlik Doktrini: “Önleyici Vuruş”
İsrail’in güvenlik politikası Ben-Gurion Doktrini ve Önleyici Saldırı stratejisine dayanır:
- İsrail, tarih boyunca çevresindeki ülkelerin çoğu tarafından düşman olarak görülmüş ve birçok savaş yaşamıştır (1948, 1967, 1973).
- Bu yüzden, tehdit büyümeden önce yok edilmesi gerektiğine inanır. Bu strateji 1981’de Irak’ın Osirak nükleer tesisine yapılan saldırı (Operasyon Opera) ile netleşmiştir.
- İran özelinde: “Nükleer İran = İsrail’in varoluş tehdidi” algısı egemendir.
- İsrail istihbaratına göre İran nükleer silah geliştirirse, bu İsrail’in uzun vadede güvenliğini yok eder.
2️⃣ Askerî Üstünlük Sağlama İhtiyacı
İsrail, bölgede niteliksel askerî üstünlüğü (Qualitative Military Edge – QME) elinde tutmak zorunda hisseder. Bunun için:
- Komşu devletlerin veya grupların askerî kapasitesinin büyümesini önlemek,
- Suriye, Hizbullah, Hamas ve özellikle İran gibi tehditlere karşı sürekli operasyonlar düzenlemek.
3️⃣ İran ve “Vekil Güçler” Tehdidi
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının temel sebebi, İran’ın İsrail sınırlarına yakın bölgelerde (Suriye, Lübnan, Gazze) vekil örgütler (Hizbullah, İslami Cihad, Hamas) aracılığıyla etkinlik göstermesi.
- İran, Lübnan’daki Hizbullah’a on binlerce roket vermiş durumda.
- İran’ın “Direniş Ekseni” denilen stratejik planı İsrail’i çember içine almak üzerine kurulu.
İsrail, İran’ın bu vekil güçleri silahlandırmasını “varoluşsal tehdit” olarak görüyor ve bu yüzden sürekli hava saldırıları düzenliyor.
4️⃣ Bölgesel Güç Dengesi ve Caydırıcılık
- İsrail için askeri operasyonlar “güç gösterisi” ve “caydırıcılık” anlamına geliyor.
- İsrail bu yolla “Ben buradayım, bana yaklaşmayın” mesajı veriyor. Özellikle Arap ülkeleriyle normalleşme süreci (Abraham Anlaşmaları) bağlamında İran’a karşı Arap desteği arayışı da motive edici.
5️⃣ İç Politika ve Liderlik Motivasyonları
- İsrail iç siyaseti de etkili: Özellikle sağcı hükümetler (Netanyahu gibi) sık sık askeri sertlik kartını toplum desteği için kullanır.
- Dış düşman algısı, içerde birlik yaratmanın bir aracıdır.
- Ayrıca, bazı yorumcular “dış tehditler” söyleminin Netahyahu’nun yolsuzluk davalarından dikkat saptırıcı bir araç olarak kullanıldığını da savunur.
Neden israil saldırganlığı sözkonusu olduğunda büyük devletler haksız dahi olsa İsrail’in yanında yer alıyorlar ve İsrail neden uluslararası hukuku tanımıyor, BM kararlarına değer vermiyor, bu gücü nereden alıyor
Bu konu uluslararası ilişkiler, jeopolitik çıkarlar ve güç dengeleri bakımından çok temel meselelerden biri.
1️⃣ Büyük Devletlerin İsrail’e Destek Vermesinin Sebepleri
A) ABD-İsrail İlişkisi (Özel İttifak)
- İsrail’in en büyük destekçisi ABD’dir ve bu destek sadece askeri değil, ekonomik, siyasi ve kültürel düzeyde de güçlüdür.
- Dünya Savaşı sonrası Holokost suçluluğu ve Yahudi lobisinin etkisiyle İsrail’e özel statü tanındı.
- İsrail, ABD için Ortadoğu’daki “taşeron güç” konumundadır:
- Petrol yolları ve enerji güvenliği,
- Sovyetlere/İrana/Çin’e karşı ileri karakol gibi stratejik işlev görür.
- Ayrıca ABD iç politikasında Yahudi lobisi (AIPAC gibi) çok güçlüdür.
- Evangelist Hristiyanların büyük kısmı teolojik gerekçelerle İsrail’i destekler (Armageddon inancı gibi).
Örneğin: ABD’nin İsrail’e yaptığı toplam askeri yardım (1948’den beri) 150 milyar doların üzerinde.
B) Avrupa’nın Desteği
- Avrupa ülkeleri, tarihsel antisemitizm suçluluğu nedeniyle İsrail’e karşı net tavır almakta çekingen.
- Holokost’tan sonra Yahudi halkına borçlu olduklarını düşünüyorlar.
- Ancak Fransa, İspanya, İrlanda gibi bazı Avrupa ülkeleri son yıllarda daha eleştirel tavırlar almaya başladı.
C) Ortadoğu Dengeleri
- Batı için İsrail, Ortadoğu’da Batı tipi bir “ileri karakol” anlamına geliyor.
- Batı ülkeleri, İsrail sayesinde İran, Suriye, Hizbullah gibi aktörleri dengeleyebiliyor.
2️⃣ İsrail’in Uluslararası Hukuku Tanımamasının Sebepleri
✅Güçlüysen Hukuk İkincildir
- Uluslararası ilişkilerde “güçlü devlet hukuku şekillendirir” kuralı işler. İsrail bunu iyi biliyor.
- ABD sürekli BM Güvenlik Konseyi’nde İsrail aleyhine alınacak kararları veto ediyor.
- İsrail yetkilileri, “Güçlüysen kural koyarsın, zayıfsan kurallara uymak zorundasın” mantığında hareket ediyor.
✅BM Kararlarının Bağlayıcılığı Zayıf
- BM kararları genelde “tavsiye” niteliğindedir. Yaptırım uygulanabilmesi için Güvenlik Konseyi kararına ihtiyaç vardır — orada ABD devreye girer.
✅“Özel Olma” Algısı
- İsrail’de “Tanrı tarafından seçilmiş halk” inancı (özellikle dindar sağcı politikacılarda) yaygındır.
- Bu yüzden evrensel hukuk normlarını Yahudi halkının çıkarlarına feda etmek onlar için meşrudur.
3️⃣ İsrail Bu Gücü Nereden Alıyor?
Güç Kaynağı | Açıklama |
ABD’nin Koşulsuz Desteği | Veto hakkı, ekonomik/militer yardım |
Askerî Güç | Ortadoğu’nun en ileri ordusu ve nükleer silahları |
Lobi Gücü | ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkelerdeki lobiler |
Jeopolitik Konum | Ortadoğu’daki Batı çıkarları için “ileri karakol” |
İç İdeoloji | “Seçilmiş halk” inancı, dini-milli birlik ideali |
Bölgesel Parçalanmışlık | Arap ülkelerinin parçalanmış, zayıf ve bölünmüş olması |
📌 Örnek Olarak: BM Kararları
- 242 nolu karar (1967): İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmeli → Uygulanmadı.
- UNGA kararları: Her yıl Filistin lehine onlarca karar → İsrail tarafından görmezden geliniyor.
- Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM): İsrail yargılamaları sürekli ABD baskısıyla engelleniyor.
🎯 Özet
İsrail’in hukuksuzlukları ya da saldırganlığı:
- Güç dengesi üzerine inşa edilmiştir.
- ABD’nin koşulsuz desteği sayesinde cezasız kalır.
- Bölgedeki güç dengelerini Batı lehine koruduğu sürece Batı’nın gözünde “değerli ortak” olmaya devam eder.
- Uluslararası hukuk ise güçlüler için değil, zayıflar için işler.