İsrail ile İran arasında dördüncü gününe giren savaş, Moskova’da ciddi endişelere yol açıyor. ABD basınında çıkan haberlerde ise Rusya’nın İran’ı nükleer anlaşmaya ikna etmesi durumunda ABD’nin Ukrayna’ya vereceği desteği keseceği öne sürülüyor

İsrail ile İran arasındaki doğrudan çatışma dördüncü gününe girerken, Rusya’da Kremlin’e yakın çevreler, bu savaşın Moskova’nın Ortadoğu’daki en güçlü müttefikinin çöküşüne yol açabileceği endişesini taşıyor. Son bir yıl içinde ikinci kez bir müttefikini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan Rusya’da, bu gelişmenin jeopolitik dengeleri Moskova aleyhine değiştirebileceği konuşuluyor.
İsrail’in Cuma günü İran’daki nükleer tesisleri ve üst düzey askeri komutanları hedef alan saldırılarının başlaması, Rusya’nın bazı etkili isimleri tarafından ilk etapta bir fırsat olarak görüldü. Moskova’nın önde gelen iş insanlarından Konstantin Malofeyev, yaşanan gelişmeleri bir pazarlık unsuru olarak değerlendirdi:
“Bu gidişata sadece Putin ve Trump arasında düzenlenecek bir zirve dur diyebilir. Rusya, İran üzerindeki etkisini kullanarak nükleer bir anlaşma sağlayabilir. Karşılığında da ABD’nin Ukrayna’dan çekilmesi gündeme gelebilir,”
Malofeyev’e göre, bu yeni kriz karşısında Kiev’in talepleri “gülünç” kalıyor. Ona göre Amerika’nın Ukrayna’yı Rusya’ya bırakma zamanı geldi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kriz başladığında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump ile telefon görüşmeleri gerçekleştirerek arabuluculuk teklifinde bulundu.
İlk kazanım: Petrol fiyatları yükseldi
Moskova’daki bazı analistler, İsrail-İran savaşının dikkatleri Ukrayna savaşından uzaklaştıracağı ve petrol fiyatlarındaki artış sayesinde Rusya’nın bütçe gelirlerini toparlayabileceği görüşünde. Gerçekten de, savaşın başlamasıyla birlikte Rusya’nın Urals tipi petrolü, yeniden G7 ülkelerinin koyduğu 60 dolarlık fiyat tavanının üzerine çıktı. Mayıs ayında yüzde 30 oranında azalan petrol ve gaz gelirleri, bu yükselişle birlikte tekrar canlanabilir.
Kremlin’e yakın siyaset bilimci Sergey Markov, “Petrol fiyatları yükselirse Rusya milyarlarca dolar, hatta on milyarlar kazanabilir. İran’dan doğacak tedarik boşluğu Çin’i Rus petrolüne daha fazla bağımlı hale getirir. Bu da Pekin’i Moskova’ya daha da yakınlaştırır,” dedi.
Ancak savaş derinleşip İsrail, İran’ın enerji altyapısı ve üretim tesislerini hedef almaya devam ettikçe, Rusya’daki endişeler de büyüyor. Çünkü İran rejiminin zayıflaması ya da çökmesi, Moskova’nın bölgede en çok güvendiği partnerini kaybetmesi anlamına geliyor.
‘Rejim değişikliği aleyhimize olur’
Moskova merkezli, Rus güvenlik servisleriyle yakın çalışan BDT Enstitüsü’nün başkanı Konstantin Zatulin, Telegram’da yaptığı açıklamada, “Durum Rusya için tehlikeli bir yöne evriliyor,” dedi. Enstitü, bu hafta İran Dışişleri Bakanlığı ile birlikte “Değişen Dünyada Rus-İran İş Birliği” konulu bir konferans düzenleyecek. Konferansta Rus katılımcılar, İranlı mevkidaşlarının rejimin istikrarı hakkında vereceği sinyalleri dikkatle izleyecek.
Kıdemli bir Rus akademisyen ise, rejimin baskı altında nasıl tepki vereceğinin henüz öngörülemediğini belirtti:
“İsrail’in baskısı rejimi zayıflatmak yerine halkı birleştirebilir. Rejimin dayanıklılığının sınırı nerede? Bunu şu an kestirmek çok zor,” dedi.
Bazı Rus analistlere göre ise İran rejimi giderek kırılganlaşıyor. Rejim değişikliği ihtimali, Rusya’nın bölgede kurmaya çalıştığı “Batı karşıtı ittifak”ın küçülmesi anlamına geliyor. Akademisyen, “Yeni gelecek rejim –ister laik ister dini, ister askeri ister liberal ya da muhafazakâr olsun– Moskova’ya bu kadar yakın olmayacaktır,” değerlendirmesinde bulundu.
Putin’in arabuluculuk şansı azalıyor
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun İran halkına yönelik “Ayağa kalkın, sesinizi duyurun” çağrısı yapması, Rusya’nın arabulucu rolünü üstlenme ihtimalini daha da zayıflatıyor. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Pazartesi günü Moskova’nın hala arabuluculuk teklifini sürdürdüğünü söyledi. Trump, hafta sonu Putin’le yaptığı görüşmede bu olasılığı değerlendirdi ancak Avrupa liderleri, Rusya’nın arabuluculuğunu büyük ölçüde reddetti.
Bu arada Rusya’nın İran’a doğrudan destek vermesi de gündemde. Askerî savunma sistemleri, insani yardım, gıda ve diğer yardımlarla İran’daki iç gerilimlerin azaltılması hedeflenebilir. Ancak bunun da Rusya’yı çatışmanın içine daha derinden çekme riski bulunuyor.
Federasyon Konseyi Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev, “Eğer İran İsrail dışına taşan karşı saldırılara başlarsa, bu senaryo en kötü senaryo olur,” uyarısında bulundu. Duma Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutskiy ise, “Barışçıl nükleer gelişimi bir tehdit gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu, Üçüncü Dünya Savaşı’nın kıvılcımı olabilir,” dedi.
Kremlin’e yakın Markov ise daha karamsar:
“Eğer bu çatışmalar birleşirse, dünya çapında bir yangın başlayabilir. Batı, her savaşın Rusya’ya fayda getireceği koşulları hazırladı.”