26 Haziran 2025

    Bildiğimiz internetin sonuna gelirken: Yapay zeka, gazetecilik ve demokrasi

    30 Mayıs 2025

    CAN ERTUNA 

    İnternette bir dönem kapanıyor; geleneksel arama motorlarına veda ediyoruz. Yerine yapay zekâ destekli olanları geliyor.

    Buna “Google zero” yani “Sıfır Google” deniyor; eskisi gibi arama yapınca kaynak sayfalara yönlendirilmek yerine yanıt arama için kullandığınız sayfada veriliyor.

    “E, ne var bunda? Google zaten çok bozmuştu. Daha iyi değil mi?” diyebilirsiniz. Maalesef pek öyle değil.

    Başka sayfalara trafiği ve paranın akışını kesebilecek bu gelişmenin bağımsız gazeteciliğe ve onun olmazsa olmazı olduğu demokrasiye çok olumsuz etkileri olabilir.

    Eğer bir yol bulamazsak.

    Büyük teknoloji şirketleri, ürünlerini geniş toplumsal etkilerini gözetmeden piyasaya sürüyor ve kullanıcıları ve üreticileri kendilerine bağımlı kılıyor. Yasal düzenlemelerin kolay ve zamanında yapılamadığının farkındalar. İşler sarpa sarıp kamudan denetleme talebi geldiğinde de yetkililere dönüp, siyasetten medyaya, akademiden vakıflara milyarlarca dolarlık lobi güçlerini devreye sokuyorlar. Pazarlık masasında “herkese altyapıyı biz sağlıyoruz bizden vazgeçmenin bedeli ağır olur” tehditlerini savuruyorlar. Böylece, zar zor denetlenebilen bu yapılar verilerimizi ticarileştirerek dünyanın en zengin şirketleri oluyorlar. Basın ve ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda ise kaderiniz dünyanın bir başka ucundaki hissedarların insafına kalıyor.

    Yapay zekâ rekabetinde son raunt

    Yapay zekâ yarışında Open AI’ın Chat GPT’si hatta Çinlilerin DeepSeek’inin gerisine düştüğü, arama motorlarının eskisi kadar popüler olmayacağı spekülasyonlarıyla yıpranan, hisseleri değer kaybeden Google, Kaliforniya’daki yıllık toplantısında rüzgârın yönünü değiştirdi.

    Dev sahnede, milyarlarca dolarlık yatırımın ürünleri sergilendi (2025’teki 75 milyar dolarlık harcamanın büyük bölümünün yapay zekâ için olacağı düşünülüyor). Google yetkilileri peş peşe sahneye çıktı gülümseyerek yapay zekâ destekli uygulamaları hayatımızın her aşamasına sokmaya kararlı olduklarını gösteren ürün tanıtımları yaptılar. Hemen ardından sosyal medyada her an karşımıza çıkan Veo 3 gibi yapay zekâ video üreticilerinin reklamları pompalandı piyasaya.

    Bu bir teknoloji blog yazısı ya da ürün tanıtımı olmadığı için tüm bunların ayrıntısına uzun uzun girmeyeceğim. Sadece yapay zekânın klasik arama motorunun yerini almaya başladığı bugünlerde gazetecilik ve demokrasi adına bizi nasıl bir gelecek bekliyor, bunu sorgulamaya çalışacağım.

    Yapay zekâ özetleri: Bir silindir yaklaşıyor

    Gazetecilik masraflı iş. Türkiye gibi reklam verenlerin siyasi baskıdan çekindiği, kamu kaynaklarının eşitsiz dağıtıldığı, okuyucunun haber verene ücretini ödeme alışkanlığını yitirdiği bir ülkede çok daha zor. Türkiye’nin nitelikli bağımsız haber sitelerinden Gazete Duvar, algoritma değişikliği sonrası Google reklam gelirleri düşünce kapanmıştı (Şu yazıda daha ayrıntılı aktarmaya çalışmıştım).

    Google’ın reklamlarına güvenip iş modelini buradan gelen gelire bağlayan başka bazı küçük ölçekli haber merkezinin de darboğazda olduğu haberleri geliyor. Gelirlerini çeşitlendirebilen büyükler bir şekilde idare ediyor. Şimdi Google ve Meta gibi dev şirketlerin yurtdışında çok sayıda ülkede olduğu gibi Türkiye’de de haber merkezlerine telif ödemesi için yasal düzenleme çalışmaları yürütülüyor. Ancak Türkiye’deki mevcut sistemde, bu teknoloji ağaları bir şekilde “ikna edilse” bile verecekleri paranın Türkiye’de gerçekten habercilik yapan küçük ama etkili haber merkezlerine ulaşması konusunda kaygılar mevcut.

    Oysa şimdi bu sorunlu düzen bile sona ermek üzere ve yerine gazeteciler için daha büyük sorunlar yaratacak bir düzen kuruluyor. Yapay zekâ araçları arama motorlarının yerini alıyor.

    Eminim gözünüze çarpıyordur, özellikle Elon Musk’ın X’inde yapay zekâ destekli Grok’u yardıma çağırıp “Grok bu ne demek?” diye gördüğü tanım, haber, bilgi, saçmalık konusunda bağlam arayanların sayısı her geçen gün artıyor. “Grok doğru mu bu?” sorusu, bilgi doğrulama görevini Elon’un yapay zekasını yöneten ve eğitenlerin inisiyatifine bırakıyor. Büyük dil modellerini başta ChatGPT’yi arama motoru olarak kullananlar artık geleneksel arama motorlarına pek bakmıyor. Biraz daha temkinli olup, kaynakçayı görmek isteyen, gerektiğinde aramayı genişletmek isteyenler yapay zekâ destekli Perplexity’i kullanıyor.

    İşte bu ortamda dünyadaki “arama piyasasında” %90’dan büyük payıyla yılda 300 milyar dolardan fazla elde eden Google’da hakimiyetini korumanın yolunu yapay zekâ entegrasyonunda buldu. ABD’de kullanıma sunulan, Türkiye’nin de aralarında olduğu ülkelerde test edilen “yapay zekâ özetleri” (AI Overviews) ürünü arama motoru deneyimini kökten dönüştürmeye aday. Ancak bu dönüşümün maliyeti gazeteciler için yüksek olmaya başladı bile. Örneğin Britanya’da “tık avcısı” haber sitelerinden tabloid yayın organı Mail bile internet trafiğinin yarıya yakın düşmeye başladığını tespit etti. Yapay zekâ destekli arama araçları sizin içeriklerinizi, başkalarınınkiyle harmanlıyor, düzenliyor ve kendi yanıtı gibi veriyor. Eskiden sizin sitenizin bağlantısını verip, size trafik (ve gelir sağlarken) şimdi bütün trafiği ve reklam gelirini kendi sayfasına çekiyor. Burada siz büyük teknoloji şirketleri kolonisinin işçi karıncasına dönüşüyorsunuz.

    Dijital eşitsizlikler artıyor

    Google, Meta haberlerini kullandıkları medya kuruluşlarına telif öderken de Perplexity, OpenAI yapay zekâ sonuçlarına katacakları içeriğin lisansı için özel anlaşmalar yaparken de büyükleri kolluyor: Örneğin Almanya merkezli medya devi Axel Springer, uluslararası haber ajansları Reuters ve AP, Gurardian, LA Times gibi gazeteler, Stern gibi haber dergileriyle lisans anlaşmaları yapılıyor. Türkiye’de olsa AA, DHA, Demirören Grubu, NTV (belki Sözcü grubu) vs. ile anlaşma yapılması gibi bir durum söz konusu. Büyüklerle anlaşma yapılırken onların kanıtladıkları gazetecilik kalitesinden faydalanmak gibi bir gerekçe sunuluyor ama salt gerekçe bu değil. Büyükler kamuoyu yaratma gücünü hala ellerinde bulunduranlar, güce ve iktidara da yakınlar.

    Peki ya yerel haber kuruluşları? Küçük ama etkili bağımsız haber kuruluşları? Onlar ne yapacak? Bir kentle ya da bölgeyle ilgili özel bir bilgiye ulaşmak istediğinizde yerel medyadan faydalanıyorsunuz. Herkesin saklamaya çalıştığı, yolsuzluk, usulsüzlük, görevi kötüye kullanma haberlerini zaten ciddi bir ekonomik darboğazın pençesinde olan bağımsız gazetecilerden alıyorsunuz. İşte onların durumu daha zor bu dönemde.

    İçeriğinizin örneğin Google tarafından ücretsiz “hortumlanmasını” istemediğinizde sayfanızı erişime kapatmaya çalışmak bir seçenek. Ancak o zaman da aramada görünmez olma riski ortaya çıkıyor. Bir araştırma bu içeriği sınırlandırma çabasının da zaten pek işe yaramadığını ortaya koymuştu. Ya da piyasada beliren yeni ara kademe teknoloji şirketleriyle çalışmayı kabul etmeniz lazım. ProRata ve TollBit gibi şirketlerle anlaşıp içeriğinizi onlara açarsanız onlar haberlerinizin nerede kullanıldığının peşine düşüp telif talebinizi destekliyor ancak bu da elbette ücretli bir iş birliği ve yine “büyükler” (belki) bu masrafın altından kalkabilir.

    Bir yandan da Rusya menşeili Yandex’in piyasadaki bu rahatsızlıkları görüp habercilere ulaştığı bilgisi geliyor. Ancak onun sunacağı olası fırsatların herkesin gündelik alışkanlığı haline gelen Google ve ChatGPT gibi araçları aratıp aratmayacağı bir muamma. Üstelik bir platformun hegemonyasından kurtulmak adına diğerini kabul etmek ne ölçüde çözüm sunar bunun da tartılması gerekiyor.

    Ne yapmalı?

    Yazının giriş kısmında belirttiğim gibi denetleme ve düzenleme çabası teknolojik gelişmenin gerisinde kalıyor. Türkiye’de hâlâ kaynak gösterilen haberin telifi alınamazken, kaynak dahi gösterilmeden içeriği yağmalanan gazetecilerin hakkı nasıl savunulacak?

    Bu konuda mevcut kamu otoritesinden hızı ve vizyonu çerçevesinde umutlu olmak hayalcilik. Büyük teknoloji şirketleri ise sadece kârlılığına bakan doymak bilmez sermaye birikimi araçları. Bu cenderede yurttaşlar adına güç sahiplerini denetleme görevi gören gazetecileri nasıl bir gelecek bekliyor? İşte bu sorunun yanıtını, var olmaya çalışan küçük ama nitelikli haber merkezlerinin birbirleriyle ve okuyucularıyla kurdukları ilişki belirleyecek. Onlar özgün ve nitelikli içerik üretmekle yükümlü ki okuyucu, izleyici kendilerine ulaşmaya çalışsın. Gerçekten nitelikli haber ve içeriğin peşinde olanların da artık bu tarz üretimi doğrudan destekleyerek sahip çıkma zamanı geldi, hatta geçiyor. Farklı haber merkezlerinin de rekabeti korusalar da piyasa dayatmalarına mücadelede bir arada olması tekil cılız seslerdense ortak güçlü bir ses çıkarması gerekiyor. Burada ortak politikalar üretilmesi ve gerektiğinde ortak abonelik modelleri gibi konular üzerinde durulabilir.

    Eğer bunlar gerçekleşmezse ve dizginsiz tekno-kapitalizmin interneti dönüştürdüğü sürece sadece seyirci kalınırsa, bir süre sonra, teknoloji ağalarının önümüze çıkardığı vasat içeriklerle yetinmek, demokrasi mücadelesini böyle bir ortamda vermek zorunda kalacağız gibi duruyor.

    Previous Story

    Dijital öfkenin siyaseti: Troller ve gündem mühendisliği

    Next Story

    Türkiye’de inançsızların oranı 17 yılda yüzde 6 artış gösterdi

    Latest from Blog

    “Çirkin, komünist, deli…”

    ABD Başkanı Donald Trump, New York’un ilk müslüman belediye başkanı olmaya aday Hint asıllı Müslüman Zohran Mamdani için “Yüzde 100 komünist bir deli” dedi. ABD’nin New York kentindeki Demokrat Parti belediye başkanlığı ön seçimlerinde, Uganda
    Go toTop

    Bunları kaçırma

    İç cepheyi sağlam tutmanın yolu demokrasiye ve adalete bağlı kalmaktır

    CHP lideri Özel, Saadet Partisi’nin Üsküdar’da düzenlediği Özgür Gazze mitinginde

    Google, algoritma icat edebilen yapay zeka geliştirdi!

    Google’ın yapay zeka birimi DeepMind, algoritma geliştirme alanında çığır açabilecek

    Google yapay zekası için üç yeni nükleer santral inşa edecek

    Yapay zekayla oluşturulan tek bir görüntü, bir akıllı telefonu şarj