Avrupa Birliği Komisyonu, 2025 yılı ilkbahar dönemi ekonomik tahminlerini yayınladı. Komisyon Türkiye için siyasal dalgalanmalara dikkat çekerek büyüme ve enflasyon oranlarına ilişkin tahminlerini düşürdü.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, ABD ile yaşanan ticari gerilimlerin ardından Avro Bölgesi’nin bu yılki ekonomik büyüme beklentisini yüzde 1,3’ten yüzde 0,9’a, gelecek yıl için de yüzde 1,6’dan yüzde 1,4’e indirdi.
Raporda Türkiye ekonomisinin 2025’te yüzde 2,8, 2026’da yüzde 3,5 büyüyeceği öngörüldü.
“Küresel ekonomik belirsizlik ortamında ılımlı büyüme” başlıklı raporda, AB ekonomisinin 2025’e tahmin edilenden daha güçlü bir zeminde başladığı, bu yıl büyümenin ılımlı biçimde devam edeceği, artan küresel politika belirsizliği ile ticari gerginliklere rağmen 2026’da büyümenin bir miktar hızlanmasının beklendiği kaydedildi.
Raporda Türkiye için öne çıkan tahminler ise şöyle:
– Liranın reel olarak değer kazanması ve dış talebin zayıf seyretmesi nedeniyle ihracat büyümesinin düşük kalması bekleniyor. İthalat artışı ihracata yaklaşacak, net ihracatın büyümeye katkısı 2025-2026 döneminde sıfıra yakın olacak. Enerji fiyatlarındaki düşüş sayesinde cari açık düşük seyredecek.
– Enflasyonda aşağı yönlü eğilim sürse de, gıda fiyatlarında ilkbaharda yaşanan don olayları nedeniyle 2025’te riskler var. Enflasyonun önümüzdeki iki yıl boyunca çift haneli seviyelerde kalması bekleniyor.
– 2025 başında risk ortamı kötüleşti. Ancak Türkiye, önceki yıllara göre daha güçlü politika çerçevesi ve tamponlarla bu risklere karşı daha hazırlıklı. İç siyasi çalkantıların tetiklediği finansal oynaklık büyüme üzerinde baskı oluşturuyor.
– Siyasi ve finansal piyasalardaki dalgalanmaların ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemesi bekleniyor. Ancak 2026’da toparlanma öngörülüyor.
– Raporda, Türkiye ekonomisinin 2025’te yüzde 2,8, 2026’da yüzde 3,5 büyüyeceği öngörüldü. Bir önceki raporda bu oran sırasıyla 3,2 ve 4 seviyesinde.
AVRUPA TAHMİNLERİ
Raporda, AB ekonomisinin 2025’te yüzde 1,1, 2026’da yüzde 1,5, Euro Bölgesi ekonomisinin ise 2025’te yüzde 0,9, 2026’da yüzde 1,4 büyüyeceği öngörüldü.
AB Komisyonunun bir önceki “sonbahar” raporunda ise AB’nin 2025’te yüzde 1,5, 2026’da yüzde 1,8, Avro Bölgesi’nin ise 2025’te yüzde 1,3, 2026’da yüzde 1,6 büyüyeceği tahmin edilmişti.
Son raporla birlikte AB’nin 2025 ve 2026 büyüme tahminleri aşağı yönlü revize edildi. Avro Bölgesi’nin büyüme tahmini de 2025 için yüzde 0,4, 2026 için de yüzde 0,2 düşürüldü.
Raporda, “Bugünkü tahminde, büyüme görünümü önemli ölçüde aşağıya doğru revize edildi. Bu zayıflayan küresel ticaret görünümü ve ticaret politikasına ilişkin yüksek belirsizlikten kaynaklanıyor.” ifadesi yer aldı.
Bu yıl Avusturya’nın yüzde 0,3 küçüleceği, Almanya’nın büyümeyeceği, Fransa’nın yüzde 0,6, İtalya’nın yüzde 0,7, İspanya’nın ise yüzde 2,6 büyüyeceği tahmin edilen raporda, gelecek yıl Almanya’nın yüzde 1,1, Fransa’nın yüzde 1,3, İtalya’nın yüzde 0,9 ve İspanya’nın yüzde 2 büyüyeceği öngörüldü.
Raporda, enflasyonun bu yıl AB’de yüzde 2,3, Avro Bölgesi’nde yüzde 2,1 olmasının beklendiği, 2026’da enflasyon oranının AB’de yüzde 1,9, Avro Bölgesi’nde yüzde 1,7 seviyesine ineceği tahmin edildi.
Dünyanın ABD ticaret politikasındaki korumacı değişime büyük ölçüde hazırlıksız yakalandığı belirtilen raporda, 2 Nisan’da duyurulan gümrük tarifeleri artışlarının küresel ekonomide şok dalgalarına neden olduğuna işaret edildi.
Raporda, finansal piyasaların sert tepkisinin ardından tarifelerin askıya alındığı anımsatılarak, ABD ticaret politikasının belirsizliğe neden olduğu ve küresel görünüm üzerinde ağır bir yük oluşturduğu bildirildi.
ABD ve Çin arasında 12 Mayıs’ta tarifleri kısmen geri çekmek konusundaki anlaşmanın olumlu bir gelişme olduğuna dikkat çekilen raporda, “Ancak, tarifeler yüksek seviyede kalmaya devam ediyor ve kaçınılmaz olarak ABD-Çin ticaret akışlarının kademeli biçimde azalmasıyla sonuçlanacak. Dünyanın en açık ekonomisi olan AB bu gerginliği hissediyor. Küresel pazarlardaki zayıf ekonomik genişleme kaçınılmaz olarak ihracat büyümesini yavaşlatacak” ifadeleri kullanıldı.
Raporda, ekonomik görünümdeki risklerin aşağı yönlü olduğuna işaret edilerek, “Küresel ticaretin daha fazla parçalanması büyümeyi azaltabilir ve enflasyonist baskıları yeniden artırabilir.” değerlendirmesi yapıldı.