Ümit Özdağ hakim karşısına çıktı: ‘Öcalan için rehin tutuluyorum’

3 hafta ONCE

21 Ocak’tan bu yana Silivri’de tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçuyla yargılandığı davada hakim karşısına çıktı. Adliyeye gidenler arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel de vardı. Özdağ’ın “Benim burada olmamın nedeni ‘PKK ile müzakere değil, mücadele edelim’ dememdir” ifadesi dikkat çekti.

Ankara’da yemek yediği sırada gözaltına alınıp İstanbul’a götürülen ve tutuklanan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bugün itibariyle hakim karşısına çıktı. Duruşma, yer darlığı nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü.

Bilindiği üzere Özdağ, 19 Ocak’taki konuşmasından bir gün sonra ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla Ankara’da gözaltına alınmış, savcılık ifadesinin ardındansa ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçlamasıyla tutuklanmıştı.

21 Ocak’tan bu yana Silivri’de tutuklu bulunan Özdağ hakkında siyasi yasak da isteniyor.

Özdağ’ın ilk duruşması İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun dar olması nedeniyle İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda yapıldı.

Duruşmayı izleyebilmek için çok sayıda siyasetçi, gazeteci, hukukçu salonun önünde toplandı. İçireye girişte izdiham yaşandı. Duruşma, Ümit Özdağ’ın savunmasıyla başladı.

Özdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ülkemizin ilk 80 yılına, asırların yorgunluğuyla, 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin, milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici, baskıcı politikalarının ağır bedellerini ödedik” sözlerini anımsattı.

Ertesi gün Erdoğan’ın “İstiklal Harbi’nin önderi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün politikalarını, milletin inancına, tarihine ve kültürüne ağır bedeller ödeten uygulamalar olarak nitelendiren açıklamasına yanıt verdiğini” ifade eden Özdağ, şunları söyledi:

“Bu iki konuşma, siyasi parti genel başkanları arasında gerçekleşen bir polemikten öte bir nitelik taşımamakta, en ufak bir hakaret niteliği de taşımamaktadır. Konuşmamın iki yerinde de ‘Erdoğan ve AKP’ ifadeleri birlikte geçmektedir. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı kimliğine değil, AKP Genel Başkanı kimliğine yönelik bir cevap olduğu ortadadır.”

‘BU DURUM ‘KİMSE AKP GENEL BAŞKANI’NI ELEŞTİREMEZ’ DEMEKTİR’

Özdağ, sözlerinin hangilerinin suç olduğunun iddianamede belirtilmediğini anlatarak, şöyle konuştu:

– “Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlaması ile ilgili düzenleme, parlamenter sistem döneminde, tarafsız yani partisiz Cumhurbaşkanını korumak için yapılmış bir düzenlemedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bu maddenin anlamı ortadan kalkmıştır.

– Cumhurbaşkanının ne zaman siyasi parti genel başkanı ne zaman Cumhurbaşkanı olduğuna kendisinin karar verdiği bir ortamda, demokratik siyaset ortadan kalkmaktadır. Ben, Mersin AK Parti İl Kongresinde konuşan AK Parti Genel Başkanını eleştirdim ve Cumhurbaşkanına hakaretten 100 polis tarafından kuşatılıp, 25 polis tarafından gözaltına alındım.

– Bu; milletvekili dokunulmazlığına sahip olmayan hiçbir siyasetçi, hiçbir genel başkan ve hiçbir vatandaş AK Parti Genel Başkanı’nı eleştiremez demektir. Bu hal demokratik bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir hal değildir.”

‘ERDOĞAN’IN ATATÜRK ELEŞTİRİLERİNİN İÇİ BOŞ’

“AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ile yaşadığımız tartışmanın konusu tarihtir, Türk tarihi ve Türkiye’nin bugünüdür. Bundan dolayı, bugün burada yapacağım savunmanın da tarihsel bir arka planı olacaktır” diyen Özdağ, özetle şu savunmayı yaptı:

– “Cumhuriyetimizin kuruluşu, Erdoğan’ın iddia ettiği gibi Türk milletinin tarihi, inancı ve kültürü aleyhine politikaların izlendiği, faşizan dönemi değil, Haçlı Seferleri ile yok edilmek istenen bir milletin yeniden dirilişidir. Atatürk döneminde Türk tarihi yüzyıllar sonra ilk kez bir hanedan tarihi olmaktan kurtularak, büyük Türk tarihi zemininde bilimsel olarak incelenmeye başlamıştır.

– Hunlar ile başlayıp Göktürk, Uygur, Karahanlı üzerinden Osmanlı’ya ulaşan 16 büyük Türk imparatorluğu adeta yeniden keşfedilmiştir. Büyük tarihçi Fuat Köprülü, Osmanlı tarihini yazması için görevlendirilmiştir. Örnekleri çoğaltmak için burada gerekli zamana sahip değiliz. Atatürk döneminde Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş, Türk milleti Kuran-ı Kerim’i Türkçe metinden okuma imkanını elde etmiştir.

– Erdoğan’ın Atatürk eleştirileri haksız, temelsiz, asılsız ve bilimsel olarak içi boş iddialardır. Erdoğan’ın, Atatürk dönemine yönelik eleştirilerinin temelinde, Atatürk’ün benimsediği laiklik politikası vardır. Türk milleti açısından laiklik sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, bunun ötesinde bir milli güvenlik ve milli varlığını koruma stratejisidir.

– Birleşik Hristiyan Batı ile bin seneye yakın bir süre tek başına savaşmak zorunda kalan Türk milleti, 20. yüzyılın başında tükenme noktasına gelmiştir. Artık dini bir savaşı sürdürebilecek güce sahip değildir.

– Cumhuriyetin önceliği Türk milletinin varlığının korunmasına, güvenliğinin sağlanmasına ve Türk halkının hak ettiği refaha kavuşmasına ilişkin mücadelenin verilmesi olmuştur. Erdoğan’a verdiğim cevap ancak bu çerçevede değerlendirilebilir.”

FETÖ HATIRLATMASI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret etmediğini belirten Özdağ, “Ben, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün politikalarının milletin inancı tarihi ve kültürünü yıprattığı ifadelerini reddederek Erdoğan’ın izlediği politikaların Türk milletinin inancı, tarihi ve kültürünü yıprattığını ifade ettim. Erdoğan’ın izlediği politikaların sonuçlarını konuşmamda tek tek ifade ettim. Erdoğan’ın, ‘casus FETÖ’yü Türk devletine soktuğunu, Türk devletini FETÖ’ye teslim ettiğini, FETÖ’ye paralel devlet kurdurduğunu’ ifade ettim” dedi.

FETÖ mensuplarının devletin çeşitli kadro ve görevlerine AK Parti ve Erdoğan döneminde yerleştirildiğii anlatan Özdağ, şöyle konuştu:

– “Erdoğan’ın FETÖ’nün, Türk devleti’nin harimiismetine girmesine müsamaha gösterdiklerine ve FETÖ’ye her istediklerini verdiklerine yönelik itirafları ile 15 Temmuz sonrası yargılama süreçleri ve devlet kurumlarınca yapılan tespitler; bu haçlı casus örgütünün, Türk devletine büyük zararlar verdiğini göstermektedir. Erdoğan ve resmi makamlar sözlerimi doğrulamıştır. Hiçbir Haçlı Seferi, Türk devletinin içine sızamamış, Türk devletinin maneviyatını bozmaya yeltenememiştir.”

‘ERDOĞAN DÖNEMİNDE DEİST, ATEİST SAYISI YÜZDE 16’YI AŞTI’

Özdağ, Erdoğan’ın bahsettiği konuşmasında Atatürk döneminde izlenen politikaları, Türk milletinin kültür ve tarihine zarar verdiğini ifade ettiğini söyleyerek, “Oysa Erdoğan döneminde, Türk milletinin geniş kesimleri, Allah ile Türk milletinin manevi değerleri ile milletimizi aldatanlardan dolayı, dinlerinden soğumaya başlamış ve Erdoğan döneminde deist, ateist sayısı yüzde 16’yı aşmıştır.” dedi.

Ümit Özdağ, “2011 sonrasında 5 milyon kayıtlı ve 2 milyon kayıtsız Suriyeli, 2 milyon Afgan, 2 milyon Afrikalı ile İranlı, Pakistanlı, Rus, Ukraynalı 2 milyon sığınmacı ve kaçağın Anadolu’ya sokulduğunu” öne sürerek, “Bu durumun milli dokumuzu bozmasının yanında, gelenlerin içerisinde yüksek sayıda Selefi cihatçı zihniyette kişiler mevcuttur. Maalesef milyonlarca sığınmacı ve kaçağın kontrolsüzce ülkemize akın ettirilmelerinin sonucu olarak, Selefilik de Anadolu içerisinde hızla yayılmaktadır. Anadolu’nun demografisinin bozulması, Türk milletinin kültür ve inancının bozulmaya çalışılması, Türk devletine casusların sokulması, Erdoğan’ın beyanlarıyla devlet kurumlarının resmî açıklamalarıyla doğrulanmaktadır.” iddiasında bulundu.

‘ELEŞTİRDİM AMA HAKARET ETMEYİ HİÇ DÜŞÜNMEDİM’

“Sözlerimde Erdoğan’ın kişiliğini hedef alan hiçbir hakaret unsuru yoktur. Eylem ve politikalarının eleştirisi vardır” diyen Özdağ, şunları kaydetti:

– “AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı en sert şekilde yıllardır eleştiriyorum. Bu eleştirilerimden dolayı hiç hakaret iddiası ile hakkımda soruşturma açılmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdim ancak hiç hakaret etmeyi düşünmedim.

– İzlediği politikalar ve yanlış bulduğum açıklamalardan ötürü ne kadar öfkelensem de hakaret etmeyi düşünmedim. Çünkü ister Cumhurbaşkanına hakaret için yasal düzenleme olsun ister olmasın, Recep Tayyip Erdoğan, armasında 16 Türk devletinin varlığının ifade edildiği kadim Türk devletinin son halkası olan Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet başkanıdır.

– Benim geldiğim ve mensubu olmaktan şeref duyduğum Türk milliyetçisi siyaset geleneğinde devlet başkanlarına hakaret edilmez. Siyasi olarak eleştirsek dahi önünde Türk sancağının eğildiği tek makam olan Türk devlet başkanına hakaret edilmez. O makamda olduğu sürece, o makama saygımızdan ötürü Cumhurbaşkanlığı makamını ve makamın onurunu sadece korumak değil, aynı zamanda iç ve dış düşmanlara karşı savunmak da her namuslu Türk Cumhuriyeti yurttaşının görevidir.

– Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı bilmektedir ki Ümit Özdağ gerek 15 Temmuz gerek 15 Temmuz sonrasında gerçek ve muhtemel saldırılara karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında, FETÖ gibi yapılanmalara karşı durmuştur.

– Bununla beraber, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamında oturan herkesten, Erdoğan dahil, İstiklal Harbimiz Başkomutanı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duyulmasını beklemek de bizim milli namusumuza düşen görevdir.

– Aynı şekilde Cumhurbaşkanı olsa dahi hataları söylemek ile hakaret etmeden ve eleştiri sınırlarını aşmadan eleştirmek, savunmamda bahsettiğim yargı kararlarında da belirtildiği gibi bir ‘yurttaşlık görevidir.”

‘ÖCALAN İÇİN REHİN TUTULUYORUM’

Özdağ, mahkeme huzurunda bir başka davadan tutuklu olduğunu belirterek, tutukluluğunun nedeninin “Terörsüz Türkiye adı verilen, Öcalan ve PKK terör örgütü ile yapılan ikinci müzakere sürecine partisinin karşı çıkması olduğunu” iddia etti.

Özdağ, şöyle devam etti:

– “Birinci terörle müzakere sürecinde analar ağlamasın diyerek yola çıkılmıştı. Elbette analar ağlamasın ancak müzakere ederek bir anlaşma sağlamaya çalıştığınız yapı sorumlu, namuslu, sözüne güvenilir insanlar topluluğu değil ki. Aksine bu yapı Türkiye’ye düşman her devlet ile açık kapalı işbirliği yapmış, uyuşturucu dahil her türlü kriminal faaliyetin içinde olan bir katiller çetesidir.

– Bu çetenin yöneticilerinin, binlerce insanı hiç acımadan ölüme gönderdiğini, binlerle asker ve sivili şehit ettiğini biliyoruz. Bundan dolayı birinci terörle müzakere süreci sonunda analar daha fazla ağlamıştır. Üstelik birinci terörle müzakere sürecinden istifade eden PKK; YPG adı altında Türkiye’nin göz yumması, hatta 2013’e kadar desteği ile Suriye’nin kuzeyinde yapılanma ve işgal fırsatı bulmuştur.

– O zaman ‘PKK ile müzakere olmaz’ diye uyarmıştık, bugün de uyarıyoruz. ‘Terörsüz Türkiye’, Allah korusun, daha fazla terörlü bir Türkiye’ye yol açmamalıdır.

– Terör örgütü ve arkasındaki emperyalist güçler 20. yüzyılın başında, Musul-Kerkük’ü vatandan kopararak petrol kaynaklarımızı gasbettikleri gibi 21. yüzyılın başında da Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerimizi kopararak, hem su kaynaklarımızı gasbetmeyi hem de Türkiye ile Türk dünyası arasındaki bağı kopartmayı amaçlamaktadırlar.

– Dün olduğu gibi bugün de; PKK’ya güvenmenin doğru olmadığını söylüyorum, Zafer Partisi söylüyor. PKK’yı tatmin etmek için Anayasamızı değiştirmeyelim. Milli üniter ve laik devletten vazgeçmeyelim. PKK, gerçekten şartsız teslim olacak ise kimse buna karşı çıkmaz. İşte bugün, benim burada olmamın nedeni ‘PKK ile müzakere değil, mücadele edelim’ dememdir.

– İktidarın çok sevdiği bir propagandist gazeteci vardır. İsminin baş harfleri ROK’tur. ROK, Öcalan ile müzakerelerin de gayrı resmi sözcüsüdür. ROK, İmralı süreci başladığı zaman; ‘Bu süreçte Türk milliyetçiliği yapana bedel ödetecekler’ demiştir.

– Ben şimdi Silivri’de tutuklu olarak, Öcalan için rehin tutularak, bu bedeli ödüyorum. Allah, Türk milletini ve Türk devletini korusun. Ben bu bedeli, hayatım boyunca güvenliği için mücadele ettiğim, Türk milleti ve Türk devleti için elbette öderim. Ben burada bulunarak şehitlerimizin aziz anılarına, gazilerimizin değerli varlıklarına saygı duruşunda bulunuyorum.”

Mahkeme heyeti davayı 10 Eylül’e erteledi.

ÖZEL DE DURUŞMA SALONUNDAYDI

Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Zafer Partisi Başkanvekili Ali Şehirlioğlu, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Ordu Milletvekili Seyit Torun, Ankara’da silahlı bir saldırıda öldürülen Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in de bulunduğu çok sayıda isim izledi.

Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu ise bugün duruşması görülen davanın Özdağ’ın tutuklu yargılandığı dava olmadığını anımsattı. Özdağ’ın savunmasının “Mükemmel” olduğunu söyleyen Karamahmutoğlu şöyle konuştu:

“İçeride uzun süren bir duruşma oldu. Sayın Özdağ, mükemmel bir savunma yaptı. Müştekinin avukatlarının ortaya sürmüş olduğu iddiaların zayıflığı ve dayanaksızlığı da duruşma tutanakları çıkınca daha iyi gözler önüne serilecektir. Sayın Özdağ’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı ve Başbakan olduğu döneme ilişkin yaptığı eleştiriler cumhurbaşkanına hakaret olarak alınıyor.”

‘SİYASETTEN EL ÇEKTİRİLİYOR, SUSTURULUYOR’

Duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesi kararına tepki gösteren Karamahmutoğlu, “Karar çıkmaması açıkça gösteriyor ki, Sayın Ümit Özdağ siyasetten el çektiriliyor, susturuluyor. Bunun AKP hükümetinin PKK terör örgütü ile kurmuş olduğu pazarlık masasına ilişkin sürecin nihayete ermesi ile alakalı olduğu iyice netleşti. Belli ki orada işler yolunda gitmiyor çünkü, karşı taraf talepleri artırdıkça artırıyor. Endişemiz odur ki Sayın Genel Başkanı Silivri’de tutuklu bulunduran davanın da o gün sonuçlanmayıp ertelenmesidir. Kötüyü aklımıza getirmiyoruz. En azından 11 Haziran’da tutuksuz yargılama kararı bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

TUTUKLU OLDUĞU DAVADA 11 HAZİRAN’DA HAKİM KARŞISINA ÇIKACAK

Özdağ, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve aşağılama” suçlamasıyla tutuklu bulunuyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, bu suçtan hazırladığı iddianamede ise 7 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası isteniyor.

Özdağ’ın bu davasının duruşması ise 11 Haziran 2025 saat 10.30’da İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SON HABERLER

Bunları da kaçırma

Öcalan daha geniş bir mekana alındı, sekretarya oluşturuldu

Adalet Bakanlığı’nın izniyle DEM Parti heyeti İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ve

İktidar medyasının iddiası: Apo telefonla katıldı

Terör örgütü PKK’nın kongre toplandığını duyurması ve ‘tarihi’ olarak ifade ettikleri kararları