Suriye’de Türkiye-İsrail gerginliği neden yaşanıyor?

2 hafta ONCE

Türkiye ile İsrail arasında Suriye üzerinden yürütülen söz düellosu ve İsrail’in “Türkiye’ye mesaj” dediği askeri hamlelerinin gerisinde ne yatıyor? Gerilim savaşa evrilebilir mi?

İsrail ile Türkiye arasında karşılıklı tehditler, hatta hakarete varan suçlamalar, İsrail’in Suriye’yi hedef alan son hava saldırılarıyla birlikte şiddetlendi.

Türkiye’nin Suriye’de “Neo-Osmanlı devleti” kurmaya çalıştığını söyleyen üst düzey İsrailli yetkililer, “kırmızı çizgilerin” aşılması durumunda harekete geçileceği konusunda Ankara’ya uyarılar yapıyor.

Türk yetkililer ise İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’ye yönelik hava saldırılarının “saldırgan ve yayılmacı emellerini” ortaya koyduğunu, “köktendinci ve ırkçı” İsrail hükümetinin “bölgenin güvenliğine en büyük tehdit haline geldiğini” söylüyor.

İsrail: Mesaj Türkiye’ye

İsrail, Beşar Esad liderliğindeki otoriter Suriye rejiminin Aralık 2024’te devrilmesinden bu yana belirli aralıklarla Suriye’yi hava saldırılarıyla hedef alıyor.

Suriye’de Esad’ın devrilmesiyle birlikte kontrolü ele geçiren yeni yönetim, 14 yıllık iç savaşın ardından ülkede birlik sağlamaya çalıştıklarını, İsrail ile herhangi bir çatışma istemediklerini söylüyor.

Buna rağmen İsrail “yeni yönetimin eski rejimin silahlarını İsrail’e karşı kullanmamasını sağlamak için bu hava saldırılarını gerçekleştirmek durumunda olduğunu” savunuyor.

Ancak İsrail’in Suriye’ye yönelik geçen haftaki hava saldırılarının farklı bir nitelikte olduğu ortaya çıktı. İsrail savaş uçaklarının Hama, Şam ve Humus’taki askeri tesis, havalimanı, üs ve araştırma merkezini hedef aldığı bu saldırıları sonrasında üst düzey bir İsrailli yetkili, basına çarpıcı bir açıklama yaptı.

İsrailli yetkili, Suriye’deki son saldırıların Türkiye’ye bir mesaj niteliğinde olduğunu söyledi. Peki İsrail’in Ankara’ya vermek istediği mesaj ne?

Ankara’nın Suriye hamleleri

Türkiye’nin bir süredir Suriye’deki geçici hükümet ile savunma alanında iş birliğini güçlendirecek bir anlaşma müzakere ettiği biliniyor. Hatta basına yansıyan haberlerde Türkiye’nin, İsrail’in son saldırılarında hedef aldığı Humus’taki T4 hava üssünün, buraya konuşlandırılacak hava savunma sistemleri ile modernize edeceği bilgisi yer alıyordu.

Ankara’nın ayrıca imzalanacak savunma anlaşması ile Suriye askerlerinin eğitimine de destek vereceği belirtiliyor.

Türkiye, böylelikle İran ve Rusya’nın Suriye’den çekilmesiyle oluşan boşluğu dolduracağını, Suriye’nin yeniden istikrara kavuşmasına destek olacağını, aynı zamanda bu sayede IŞİD gibi radikal yapılara karşı operasyonların da sürdürülebileceğini savunuyor.

İsrail ise Suriye’yi hedef aldığı son saldırılarıyla Ankara’ya bu hamlelerini kendisine yönelik bir tehdit olarak algıladığı mesajını veriyor.

İsrail’in tehdit algısının gerisinde ne yatıyor?

İsrailli savunma muhabiri Ron Ben-Yishai, Ynet News’teki bir köşe yazısında, “Türkiye’nin merkezi Suriye havalimanlarına hava savunma sistemleri ve radar yerleştirme niyeti, İsrail’in Suriye’deki hareket özgürlüğüne doğrudan bir tehdit oluşturuyor” ifadelerine yer verdi.

Ben-Yishai yazısında ilginç bir örnek de veriyor, Türkiye’nin hava savunma sistemleri ve radarlarla Suriye’deki varlığını güçlendirmesi halinde İsrail savaş uçaklarının İran’a karşı rahatça harekete geçemeyeceğine işaret ediyor.

Bu arada İsrail’in savunma bütçesi ve silahlı kuvvetlerinin güç yapılanması alanındaki çalışmalarıyla tanınan Nagel Komisyonu’nun Ocak ayındaki raporu da geniş yankı bulmuştu. İsrail basınında yer alan haberlerde raporda “Türkiye ile savaşa hazırlıklanılması öneriliyor” ifadeleri yer almıştı.

Ancak Komisyon Başkanı Jacob Nagel, kısa bir süre önce konu hakkında verdiği bir röportajda, konunun abartıldığını söyleyerek, “Türkiye’nin Suriye’deki artan varlığı dikkat etmemiz gereken bir şey, ancak biz hiçbir zaman Türkiye ile bir çatışma başlatılmasını tavsiye etmedik” dedi.

İsrail’de ayrıca Türkiye, Suriye ve Mısır’ın “Sünni hilal” ittifakı kurabileceği endişesi gündeme getiriliyor. Böyle bir ittifakın artık zayıflayan İran liderliğindeki “Şii hilalin” yerini alacağı, İsrail’e tehdit oluşturabileceği iddia ediliyor.

Uzmanlar ise bu iddiaya mesafeli yaklaşıyor, söz konusu ülkelerin hiçbirinin İsrail ile savaşmak istemediğini dikkat çekiyor.

Zaten İsrail’in Suriye’ye yönelik son hava saldırılarından iki gün sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Reuters haber ajansına verdiği demeçte ülkesinin İsrail ile çatışma istemediğinin altını çizdi.

Suriye’nin ne Türkiye’ye ne de İsrail’e ait olduğunu söyleyen Fidan, “Suriye’nin güvenliğine Suriyeliler karar vermeli” sözlerini kaydetti.

“En derin kopuş”

Siyasi gözlemciler, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin son derece kötüleştiğine dikkat çekiyor.

Ortadoğu uzmanı Yusuf Can, tırmanan tansiyonu “Bu muhtemelen iki ülke arasında yıllardır yaşanan en derin kopuş” sözleriyle yorumluyor.

Türkiye ve İsrail’in, ilişkilerinde siyasi olarak anlaşmazlığa düştüklerinde bile ticaretin devam etmesini sağladıkları bir tür düzen oluşturduklarına, ancak artık bu eşiğin de aşınmaya başladığına dikkat çeken Can, “Artık daha önce olmayan bir tehlike söz konusu, vekalet savaşı gerçek bir tehlike haline gelmiş görünüyor” görüşünü dile getiriyor.

Türkiye İsrail ile 1949 yılında diplomatik ilişki kurdu. Hatta Türkiye, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında İsrail’i tanıyan ilk ülke oldu.

İki ülke arasında istihbarat, ticaret ve askeri bağlar inşa edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun karşılıklı kışkırtıcı açıklamalarına rağmen bu bağ zor da olsa korunabildi.

“Her iki tarafın haklı olduğu noktalar var”

Gözlemciler, İsrail’in askeri hamleleriyle aslında bizzat askeri açıdan zayıf Suriye yönetiminin Türkiye’ye yönelmesine, Ankara’dan yardım istemesine sebep olduğuna işaret ediyor.

Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu (ICG) Mart ortasında yayımladığı bir yazıda, İsrail’in süren saldırganlığı, güney Suriye’yi ‘silahsızlandırma’ girişimleri ve Suriye siyasetine müdahalesi nedeniyle Suriye’deki geçici hükümetin Türkiye ile savunma işbirliğini derinleştirmesini daha olası hale getirdiğine dikkat çekiyor. Şam’daki yönetimin bu yolla İsrail’in Suriye topraklarında genişlemesini önlemeye, caydırıcılığı artırmaya çalıştığı aktarılıyor.

Ortadoğu uzmanı Yusuf Can, Türkiye’nin İsrail’i, İsrail’in ise Türkiye’yi “sorunun kaynağı” olarak gördüğünü, aslında her iki tarafın da haklı olduğu noktalar bulunduğunu aktarıyor.

Can, “İsrail’in hava saldırıları ve Gazze politikası öfke ve istikrarsızlığı körüklüyor, bunda şüphe yok. Ancak Türkiye’nin bölgesel müdahaleleri ve İslamcı fraksiyonlara desteği de bölgede kaosa yol açtı, özellikle de Suriye’de. Bu, her iki tarafın eylemlerinin diğerinin korkularını haklı çıkardığı, kendi kendini besleyen bir rekabet” diyor.

Savaş ihtimali var mı?

Bununla birlikte, İsrail ve Türkiye’nin doğrudan bir çatışmaya girmesine ihtimal verilmiyor.

Hatta taraflar arasında kazara da olsa Suriye’de doğrudan bir çatışma olmaması için “çatışmasızlık mekanizması” oluşturmaya dönük görüşmeler yürütülüyor.

Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık mekanizması kurulması konusunda dün İsrail ile Azerbaycan’da ilk teknik görüşmenin yapıldığını açıkladı.

Yusuf Can, her iki tarafın ince bir ip üzerinde yürümeye çalıştıklarını, sürecin ciddi riskler barındırdığını söylemekle birlikte, “Türkiye NATO üyesi ve İsrail kilit bir ABD müttefiki olduğu için her iki taraf da doğrudan bir çatışmanın felaket olacağını anlamış görünüyor” sözlerini kaydediyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Çarşamba akşamı yaptığı bir açıklamada “Biz saldırmayan hiçbir ülkeye saldırmayız” diyerek Türkiye ile İsrail arasında “çatışmazlık mekanizması” kurulmasını istediklerini söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump da Türkiye ile İsrail arasında ihtilafın tırmanmasınıistemiyor. Netanyahu’nun bu hafta Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Trump, “Türkiye ve lideriyle çok, çok iyi bir ilişkim var” diyerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile istediği takdirde sorunları çözebildiğini söyledi. Ayrıca Netanyahu’ya “makul olması gerektiğini” de sözlerine ekledi.

“İsrail ve Türkiye’nin Suriye’deki hedefleri çatışıyor”

Türkiye ile İsrail arasında bir savaş olası görünmese de, tarafların Suriye üzerinden rekabetlerini sürdürecekleri kesin gibi görünüyor. Bu da Suriyeliler için yine çetin bir döneme işaret ediyor.

London School of Economics’te konuk araştırmacı Selin Nasi, Radio France Internationale’e yaptığı değerlendirmede Türkiye ve İsrail’in Suriye’de birbirleriyle çatışan hedefleri olduğuna dikkat çekti.

Nasi, “Türkiye Suriye’de güvenli ve istikrarlı bir üniter devlet görmek istiyor. İsrail ise zayıf ve parçalanmış bir Suriye görmek istiyor. En temel endişesi her zaman kuzey sınırını güvence altına almak oldu” diyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Bunları da kaçırma