– ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, St. Petersburg’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Görüşme, Yeltsin adına kurulan Başkanlık Kütüphanesi’nde düzenlendi ve 4 saatten uzun sürdü. Taraflar, Ukrayna’daki ateşkes süreci ve olası barış anlaşması dahil olmak üzere çeşitli diplomatik konuları ele aldı. Kremlin, müzakerelerin detaylarını açıklamazken, görüşmenin genel olarak “Ukrayna’daki çözüm süreci çerçevesinde bir adım” olduğu belirtildi. Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt de görüşmeyi “barış müzakerelerinde ileriye dönük bir temas” olarak nitelendirdi.
Görüşmeden önce Witkoff, sabah saatlerinde Grand Hotel Europe’da Rusya Doğrudan Yatırımlar Fonu Başkanı ve Putin’in özel temsilcisi Kirill Dmitriyev ile buluştu. Daha sonra, Büyük Koro Sinagogu’nu ziyaret ederek baş haham Menachem Mendel Pewzner ve cemaat başkanı Mark Grubarg ile bir araya geldi; kendisine matza ve koşer şarap hediye edildi. Ardından İsaakiy Katedrali’nde kısa bir tur yaptı. Tüm bu ziyaretlerin ardından, diplomatik görüşmenin yapılacağı Yeltsin Kütüphanesi’ne geçti. Putin ile tokalaşarak başlayan görüşme, “Russia Through the Eyes of Travelers” sergisinin yapıldığı kitaplar arasında gerçekleşti.
– – Reuters’ın haberine göre, Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff, Ukrayna’daki ateşkese en hızlı şekilde ulaşmanın yolunun Donbas, Zaporijya ve Herson bölgeleri üzerindeki Rus egemenliğini tanımaktan geçtiğini savundu. Bu öneriyi Trump’a, Nisan başında Washington’da Rusya Doğrudan Yatırımlar Fonu Başkanı Kirill Dmitriyev ile yaptığı görüşmenin ardından iletti. Ancak aynı toplantıda yer alan bir diğer özel temsilci General Keith Kellogg, bu fikre sert şekilde karşı çıktı. Kellogg, Kiev’in bu bölgelerle ilgili bazı koşulları müzakere etmeye açık olabileceğini, ancak Rus egemenliğini tanımayı asla kabul etmeyeceğini belirtti. Görüşme sonunda Trump’ın bu öneriyi kabul edip etmeyeceğine dair herhangi bir karar alınmadı.
– Trump’ın Ukrayna özel temsilcisi emekli General Keith Kellogg, Ukrayna’nın savaş sonrası bir barış anlaşması çerçevesinde Berlin modeliyle bölünebileceğini savundu. The Times’a konuşan Kellogg, Dnipro Nehri’ni doğal sınır kabul eden bir çözüm önerdi: Nehrin doğusunda Rusya’nın, batısında ise Batılı ülkelerin konuşlanabileceği bir yapı kurulabileceğini söyledi. Bu çerçevede 30 kilometrelik bir tampon bölgeyle desteklenen bir ateşkes hattı öngören Kellogg, Fransa ve İngiltere’nin ABD desteği olmadan hareket etmeye hazır olmaları gerektiğini de vurguladı. Kellogg’un bu açıklamaları, bir ABD yetkilisinin ilk kez Dnipro hattı boyunca resmi bir demarkasyon önerisinde bulunması açısından dikkat çekti.
,
– Reuters’ın haberine göre, ABD yönetimi Ukrayna’dan, Rusya’dan Avrupa’ya gaz taşıyan ve Gazprom’a ait olan boru hattının kontrolünü Amerikan hükümetine bağlı Uluslararası Kalkınma Finansmanı Şirketi’ne devretmesini talep etti. Bu talep, 11 Nisan’da gerçekleşen Kiev-Washington görüşmelerinde ABD’nin hazırladığı anlaşma taslağında Ukrayna heyeti tarafından “beklenmedik bir sürpriz” olarak fark edildi. Görüşmelerin oldukça gergin geçtiği ve Amerikan tarafının taleplerinin Ukrayna’da rahatsızlık yarattığı bildirildi. Gaz boru hattı üzerindeki bu kontrol talebi, Ukrayna topraklarındaki enerji altyapısının geleceğine dair yeni bir tartışma başlattı.
– Reuters’ın aktardığına göre, 11 Nisan’da yapılan ABD-Ukrayna görüşmeleri son derece gergin bir atmosferde geçti. Kaynaklara göre, Washington’un hazırladığı “maksimalist” anlaşma taslağı tansiyonu yükseltti; taslakta, ABD’ye Ukrayna’nın maden kaynaklarına ayrıcalıklı erişim ve elde edilen gelirlerin ABD tarafından yönetilecek ortak bir fona aktarılması öngörülüyordu. Müzakerelerin “düşmanca bir tonda” geçtiğini belirten kaynak, bir uzlaşma sağlanma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu vurguladı. Aynı habere göre, ABD Başkanı Trump’ın Ukrayna lideri Zelenskiy’e anlaşmaya karşı çıkması durumunda “sorun yaşayacağı” uyarısında bulunduğu da iddia edildi.