
Güneş Nereden Doğarsa Doğsun, Halk Artık Uyandı!
Güneş her sabah doğudan doğar, evet. Ama her doğuş aynı ışığı taşımaz. Kimi zaman o ışık sönük, kimi zaman yakıcı, kimi zaman ise devrimcidir. Ve bugün, demokrasi adına doğan güneşin adresi bir kez daha değişiyor.
Güney Kore, alışılmış politik düzenleri yerinden oynatan yeni bir uyanışa ev sahipliği yapıyor. Bu sadece bir seçim sonucu değil; bir kıtanın kendi geleceğini yeniden yazmaya karar verdiğinin ilanıdır.
Yoon Suk-yeol, sert söylemleri, kurumları tahakküm altına alma eğilimi ve toplumsal uzlaşıyı ikinci plana atan politikalarıyla, halkla arasına görünmez ama derin bir duvar ördü. O duvar şimdi çatladı. Belki de bu çatlak, Doğu Asya’nın göğünde özgürlük adına açılan ilk gediktir.
Bu tabloyu sadece politik analizlerle okumak yetersiz kalır. Çünkü bu yalnızca bir siyasi liderin yenilgisi değil, toplumun kendini yeniden inşa etme iradesidir. Bu halk, “yeter artık” dedi. Belki sokağa inmedi, belki devrim afişleri asmadı ama sandıkta kalemiyle en derin şiiri yazdı. “Gideni gönderirim. Güneşi doğudan değil, Uzak Doğu’dan yükseltirim.”
Siz buna sadece bir metafor diyebilirsiniz, ama Uzak Doğu’nun içinde büyüyen bu uyanış, Batı’nın yorgun demokrasilerine karşı taze bir soluk olabilir. Fransa’da grevler, Amerika’da kutuplaşmalar, İngiltere’de istifalar… Batı demokrasisi, kendi içinden çatırdarken, Güney Kore gibi ülkelerde halkın bilinçli tepkisi, demokrasinin yeni merkezlerinin artık başka coğrafyalarda kurulabileceğini gösteriyor.
Ve burada durmak gerek. Çünkü bu sadece Kore meselesi değil. Bu, bir çağın kapanışı ve yeni bir siyasal doğumun işareti. Artık “özgürlük” sadece Batı’nın tekelinde değil. Artık demokrasi, sadece Avrupa meydanlarında değil, Seul’ün sokaklarında, Tokyo’nun kampüslerinde, Tayvan’ın sabah pazarlarında yankılanıyor.
Güneşin nereden doğduğuna değil, kimin onu doğurmak için uyandığına bakın. Çünkü gerçek değişim, sabahın ilk ışığından değil, halkın içindeki gecenin son karanlığından başlar.
Tahtagemi.net