Eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi şefi Alexander Gray, Donald Trump’a Grönland’ı Danimarka’dan satın alma fikrine geri dönmeyi önerdi. Grönland, Danimarka Krallığı’na bağlı özerk bir bölge. Gray’e göre bu adım, ABD’nin Arktik bölgesindeki çıkarlarını koruma, Grönland’ın savunmasız yapısını güçlendirme ve zengin doğal kaynaklardan yararlanma açısından stratejik önem taşıyor.
RBC’nın aktardığı habere göre Gray, Grönland ile ABD’nin Pasifik’teki Mikronezya, Palau ve Marshall Adaları ile yaptığı anlaşmalara benzer bir düzenleme yapılmasını teklif etti. Bu tür bir anlaşma, Grönland’a tam bağımsızlık sağlarken, ABD’ye savunma desteği karşılığında askeri üsler sunabilir. Analist, Grönland’ın Danimarka’dan ayrılma isteği göz önüne alındığında, ABD’nin bu fırsatı değerlendirmesi gerektiğini savunuyor.
Grönland, dünyanın en seyrek nüfuslu bölgelerinden biri. Gazete adanın bağımsız bir devlet olarak güvenliğini sağlamakta zorlanabileceğini yazıyor. Ayrıca, bölge Çin ve Rusya’nın artan ilgisiyle karşı karşıya. Arktik bölgesindeki stratejik alanlar üzerindeki Rus talepleri ve Grönland’ın zengin altın, gümüş, uranyum, petrol ve bakır rezervleri, adayı küresel güçler için cazip hale getiriyor.
Trump, başkanlık döneminde Grönland’ı satın alma fikrini “büyük bir gayrimenkul anlaşması” olarak nitelendirmişti. Ancak Danimarka hükümeti bu teklifi “absürt” bulmuş ve reddetmişti. Gray’in önerisi, geçmişte tartışmalı bulunan bu fikrin, yeni jeopolitik koşullarda yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Uzmanlara göre ABD’nin bu stratejik hamlesi, Arktik’teki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir.
1867 yılında Rusya İmparatorluğu, Alaska bölgesini 7,2 milyon dolara (bugünün parasıyla yaklaşık 140 milyon dolar) Amerika Birleşik Devletleri’ne satmıştı. Bu anlaşma, Rusya’nın Alaska’nın yönetim maliyetini karşılamakta zorlanması ve bölgenin stratejik öneminin azaldığı düşüncesiyle gerçekleşti. ABD Dışişleri Bakanı William H. Seward tarafından müzakere edilen bu satın alma, başlangıçta kamuoyunda “Seward’ın çılgınlığı” veya “Seward’ın buz kutusu” olarak alay konusu olmuştu. Ancak, Alaska’nın zengin doğal kaynaklarının (altın, petrol ve doğalgaz gibi) keşfi, bu anlaşmanın uzun vadede ABD için son derece kârlı bir yatırım olduğunu kanıtladı.