By Euronews
2021’de koltuğunu Olaf Scholz’a bırakan Angela Merkel’in ‘Freiheit. Erinnerungen 1954–2021’ (Özgürlük. Anılar 1954–2021) anı kitabı, Salı günü raflarda yerini aldı.
736 sayfalık kitap Merkel’in çocukluk günlerinden başlayıp, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla ivmelenen siyasi kariyerine ve Alman Başbakanı olduğu süreci konu ediniyor.
Kitapta küresel finansal kriz, Avrupa’nın borç ve göç krizleri ile COVID-19 salgını gibi kritik anlarda kaptan kamarasında nasıl kararlar aldığına vurgu yapılıyor. Merkel kitabında ayrıca, eski ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerine de atıfta bulunuyor.
Şansölyelik dairesine çıktığı 22 Kasım 2005’ten 2021’e kadar 12 kez Türkiye’ye ziyarette bulunan Merkel, Erdoğan ile olan temaslarını, görüşmelerini, göçmen krizini ve diğer konuları 528. sayfa itibariyle irdeliyor.
25 Eylül 2015’te, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) Zirvesi’nde, Erdoğan ile ‘ortak çalışma grubu kurma’ kararı aldıklarını belirten Merkel, 18 Ekim 2015’te Türkiye’ye geldiğini, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğünü vurgulayıp, göçmen krizi ile ilgili hazırlanan eylem planı hakkında şu ifadeleri kullanıyor:
“Erdoğan için göçmen sorununda birlikte çalışmanın karşılığında vize serbestisi çok önemli bir meseleydi.”
‘Suçlandım’
Görüşmenin Yıldız Sarayı’nda yapılmış olması ve kamuoyuna yansıyan fotoğraflardaki ‘sandalye’ detayını şöyle yorumluyor: “İstanbul ziyaretim sert bir şekilde eleştirildi. Bundan iki sandalye, daha doğrusu iki altın taht sorumluydu. Birine Erdoğan oturdu, diğerine ben oturdum. Sadece fotoğrafçıların kesitleri için değil, sohbetimiz sırasında da bu koltuklarda oturduk. Bunlar harika diye düşündüm, ancak bunun dışındaki duruma odaklanmadım. Bunun yerine içerik açısından neyi başarmak istediğime odaklandım. Ama sonradan “Bir resim bin kelimeye bedeldir” şeklinde, Erdoğan’ın karşısında sarayında bir hükümdar gibi sindiğim ve gerekirse kendimi onun önünde yerlere bile çökebileceğim yazıldı.”
“Daha da kötüsü, ziyaret Türkiye’deki parlamento seçimlerinden iki hafta önce gerçekleştiği için, ziyaretimi Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) seçim yardımı sağlamak için kullanmakla da suçlandım.”
Türkiye ile varılan anlaşmanın önemine dikkat çeken eski Şansölye, “AB ile Türkiye arasında bir anlaşma olmasaydı, ölümüne yola çıkan insan sayısını kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde azaltmak ve böylece Ege’deki korkunç ölümlere son vermeyi başaramazdık,” dedi.
‘Görüş ayrılıklarında aleyhte konuşurdu’
Türkiye’nin göçmenler için önemli bir güzergahta bulunduğunu hatırlatan Merkel, varılan anlaşmayla ilgili olarak, “Türkiye’nin, eğer Avrupa bu zorluğun üstesinden gerçekten gelmek istiyorsa, oynayacağı önemli bir rol vardı. Bu yüzden bu ülkenin cumhurbaşkanıyla müzakere ettim ve Erdoğan’ı sadece mülteci politikasında değil, tüm siyasi yelpazede rol alabilecek bir siyasetçi olarak algıladım. Aramızda bir anlaşma olduğunda çok nazik davrandı ve bana ‘sevgili dostum’ dedi. Görüş ayrılıklarımız olduğunda ise bitmek bilmeyen bir şekilde her türlü çelişkiyi ön plana çıkararak, aleyhte konuşurdu. Bu durum işlerin oldukça uzamasına neden oluyordu,” ifadelerini kullandı.
Trump ve Musk endişesi
Merkel yeni kitabında, ABD Başkanı olarak ikinci dönemine başlayacak olan Trump’ı sert bir dille eleştiriyor.
Merkel kitabında, iktidarda olduğu süre boyunca muhatap olduğu Trump için “Asıl amacı konuştuğu kişinin kendisini suçlu hissetmesini sağlamak gibi görünüyordu,” ifadelerini kullanıyor. Merkel ayrıca, Trump’ın kin güdüsüyle hareket ettiğini ve müzakere tarzının “işlemsel” olduğunu söylüyor.
Merkel eleştirilerini, ABD’de yeni kurulan hükümet verimliliği departmanına liderlik etmekle görevlendirilen teknoloji milyarderi Elon Musk’a kadar genişletti. Kitabının yayınlanmasından önce Der Spiegel’e verdiği bir röportajda Merkel, Trump ile “Silikon Vadisi” arasında “görünür bir ittifak” olduğunu söyledi.
“Siyaset, güçlüler ile sıradan vatandaşlar arasındaki sosyal dengeyi belirlemelidir,” diyen Merkel, şirketlerin siyaset üzerindeki güçlü etkisinin “eşi benzeri görülmemiş bir meydan okuma” olduğunu sözlerine ekledi.
CDU’nun geleceği
Merkel’in kitabı, Başbakan Olaf Scholz’un koalisyon hükümetinin çökmesinin ardından beklenmedik bir şekilde öne çekilen 23 Şubat seçimleri öncesinde yayınlandı.
Mensubu olduğu parti Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU), kamu yayıncısı ZDF tarafından yapılan son ankette yüzde 32 ile önde giderek iktidarı yeniden kazanmaya hazırlanıyor.
CDU’nun yeni lideri Friedrich Merz, partinin daha muhafazakar kanadını temsil ediyor ve eleştirmenler, Merkel’in görev süresi boyunca bu kanattan uzaklaştığını söylüyor.
Merz ayrıca göç konusunda, 2015 yılında Almanya’nın sınırlarını Suriye’den gelen sığınmacılara açan selefinden çok daha sert bir tutum sergiliyor.
“O (Merz), Olaf Scholz’dan farklı bir lider ve kesinlikle Angela Merkel’den tamamen farklı bir mizaca sahip. Fevri, hızlı ve kişisel olarak alıngan,” diyor Weidenfeld.
“Merkel bir çeşit sabitlik ve soğukkanlılığa sahip biriydi. Sanırım bu da pek çok insanı, görevde olduğu süre boyunca yaşanan çeşitli krizlerde bu ülkeyi yönetmek için iyi bir insan olduğuna ikna etti.”