Nuh Gönültaş
Muzır haşarat dışında hiç bir canlının öldürülmesi caiz değildir. Hatta açlık söz konusu değilse avlanmak bile helal değildir.
Konu helal haram meselesi de değildir. Olay insani bir bakış açısının inşası ve uygulaması ile ilgilidir.
Bir kaç sokak hayvanı insanlara zarar veriyor diye bütün hayvanları ortadan kaldıracaksak bunun adı soykırım olur.
Kaldı ki, aramızda dolaşan insanlara zarar veren, onları soyan, yaralayan hatta öldüren, bütün toplumun hakkını hukukunu gasp eden insanlar insanlar yok mu? Onlar yüzünden bütün insanları öldürmeyi düşünüyor muyuz, düşünmüyoruz. Düşünmüyoruz, doğrusu da budur.
Şimdi… Kanuni saray bahçesindeki ağaçları karıncalar sarınca onları öldürerek onlardan kurtulmayı düşününce bunu hocası ebussud efendiye sorar. “Ağaçları sarınca karınca/Günahı var mıdır karıncayı kırınca” diye bir not yazar. Ebussud Efendi de ona şöyle cevap verir: “Yarın hakkın divanına varınca/Süleyman’dan hakkını alır karınca”
Madem öyle, öldürmek dışında bir çözüm düşünmeli, buna odaklanılmalıdır.
Öldürerek çözmek soykırımdır.
Kaldı ki bu dünya insanlardan önce hayvanların mülküdür. Onlar bizden hem öncedir, hem çeşit, hem de sayı bakımından bizden çoktur.
Neyse doğrusu budur, yani öldürmeyeceksin. Bir arada birbirine zarar vermeden yaşamanın yolları her zaman bulunur. Yeter ki insanoğlu iyi niyetle sorunu çözmeye odaklansın.
Öldürerek çözmeye çalışmak ancak acizlerin işidir. Toptancı bir yaklaşımdır. Sokak hayvanlarının ıslahı konusunda öldürmek dışında bir çözüme odaklanalım diyoruz. Elbirliği ile bu çözümü bulacağımızdan da eminim.