AKP’nin kurucu isimlerinden Yaşar Yakış: Kobani olayları devletin bilgisi dahilinde oldu, faturası Kürtlere kesildi

AKP’nin kurucu isimlerinden eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Kobani davasında verilen mahkumiyet kararlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Yakış, “Kobani olayları devletin bilgisi dahilinde oldu, faturası Kürtlere kesildi.” ifadelerini kullandı. Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’a göre, AKP ile MHP’nin arasında perde arkasında derin bir kriz var. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, mevcut İçişleri bakanı Ali Yerlikaya’yı etkisizleştirmek istediğini söylüyor.

dokuz8HABERE’e değerlendirmelerde bulunan Yaşar Yakış’la yapılan mülakattan bazı bölümler şöyle:

Seçimlerde AKP ikinci parti oldu. Tekrardan eskisi gibi, sizin olduğunuz dönemler gibi toparlanır mı yeniden?

Vallahi AK Parti’de küstürülmüş kişiler var. Denenmiş olup da başarılı olamayan insanlar var. Onları tekrar devreye sokup da bir defa daha hatalar yapmasına izin vermemesi lazım. Yeni insanlara yönelmesi ve o insanları deneyip uygun yerlere getirmesi lazımdır. Yani AK Parti’nin şimdiye kadar yaptığı hatalar çok. O hataların üstüne yenilerini eklememesi lazımdır.

AK Parti’ye başarısızlığı getiren kişiler kimlerdir mesela, isim vermeniz mümkün mü?

İsim vermek istemiyorum çünkü çoğu benim arkadaşlarım. Ondan imtina ederim ama çok sayıda ümit edilen insanlar koş çıktı. Ayrıca birçok başarılı insan ise kenara itilmek suretiyle pasivize edildi. Bunun AK Parti’ye bir bedeli olacaktır tabi.

Peki, oldu mu bu bedel?

Yani seçim sonuçları AK Parti’nin bedel ödediği anlamına gelmiyor mu?

Peki, sizce AK Parti ile MHP arasında özellikle yargı ve son dönemlerde bu Ayhan Bora Kaplan üzerinde bir kriz olduğunu düşünüyor musunuz?

Evet, düşünüyorum. Yani daha doğrusu perde arkasında iki parti arasında bir sıkıntı var besbelli. Göz göre göre emniyetteki üst düzeydeki insanlar bir adamı kaçırmışlar. Bunun artık izahı var mı? Böyle bir şey olmaması lazımdı. Burada MHP bu olanlardan bir çeşit yanlış yapıldığı kanaatinde ve sanki top iktidar partisinde imiş ve yanlışları yapanlar onlarmış gibi görünüş var. Yani emniyetteki olaylara bakıldığı zaman adamın ayağına kurşun sıkılmış. Ondan sonra üstüne üstlük kelepçesi var. Böyle bir durumda gelip bir gece kulübünde eğleniyor. Ondan sonra da elini kolunu sallayarak yurt dışına gidiyor. Bu başlı başına bir skandal.

Yani devleti yöneten iki taraf arasında bir hesaplaşma mı var?

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile yeni İçişleri Bakanı arasında bir sorun var. Şimdiki İçişleri Bakanı’nı etkisizleştirme gayreti varmış gibi geliyor bana. Ben, emniyetin en üst kademesinde ayrılıkların olduğu kanaatindeyim ve birbirlerini masa altında tekme atıyorlar gibi görünüyor.

Erdoğan, Özgür Özer’le görüştükten sonra siyasette yumuşama mesajını verdi. Kamuoyunda “Yeni bir süreç başlayacak” beklentisi oluşurken Kobani davasının sonuçlarıyla bu beklenti şuan yok. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben Kürtlerle Türklerin ortak bir yerde buluşmaları gerektiği kanaatindeyim. Çünkü onlar da bizim vatandaşlarımız, askere gidiyorlar, vergi ödüyorlar. Onlara karşı yapılan şeylerde daha uzlaşmacı yöntemleri geliştirmemiz gerekiyor. 13-14 milyon halktan bahsediyoruz. Bu kadar geniş bir kitleyi ihmal ederek, görmezlikten gelmekle bir yere varılamaz.

Ayrıca Kürtler de zaman içerisinde bilinçlenmişler belki en çok politize olmuş kitlelerimizden birisidir. Böyle bir halkı yanlış yönlendirmek suretiyle veya tutulamayacak vakitlerle geçiştirmeyi filan uygun bulmuyorum.

Dolmabahçe sarayında kurulan masa bütün ayrıntılarıyla belirlenmişti. Kimin nerede oturacağı dahi belli olmuştu. Ondan sonra pat diye masa devrildi. Bu tabi Kürtler arasında beklentiyi boşa çıkardı. Bundan sonraki müzakerelerde bu deneyimi de kullanacaklardır öyle zannediyorum. Türkiye’de ana muhalefet partisinden sonra en bilinçli ve en güçlü topluluklardan biri Kürtlerdir. Onları ihmal etmekle bir yere varamayacağız.

Kobani davasında verilen cezalara ilişkin fikriniz nedir?

Kobani’de birçok şey devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Ondan sonra da şimdi adeta o tarife yapılan şeyler yanlışmış gibi takdim ediliyor. Çünkü o olay olurken devlet imkanlarını kullanmıştı. Belli bir aşamadan sonra öyle zannediyorum hükümet kanaatini değiştirdi. Yani bakış tarzını değiştirdi. Kürtlere karşı haksızlık yapıldı. Ortada bırakılmış gibi düşünüyorum.

Siz Kobane olayları mı devletin bilgisi dahilinde olduğunu söylediniz yoksa Kobani’ye yönelik saldırılar mı?

Devletin Kobani olaylarının yönetiş tarzındaki eksikliği söylüyorum.

Peki, şuan halen cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’a 42 yıl yeni ceza verildi. Bu durum genel olarak Kürtlerin tepkisine neden oldu. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yani, ben Selahattin Demirtaş’ın şu anda yaptıklarından ötürü suç teşkil ettiğini zannetmiyorum. Hele şimdi verilen 42 yıllık cezanın da yerinde olmadığı kanaatindeyim. Ayrıca şunu düşünmek lazım; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden de defalarca dönmüş olan bir davadan bahsediyoruz. Dolayısıyla biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurallarına uyacağımızı söylemiştik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararı şimdi o kararı görmelikten geliyoruz. Bu ciddiyetten uzak bir durumdur.

Siz dediniz ki Kobani olayları devletin bilgisi dahilinde oldu. Tam olarak yeni kast ettiniz?

Galiba önce devlet bu işin nerede durması gerektiğini iyi belirlemedi. Sonradan da iş büyüyünce bir sefer mani olamadı. Ve şimdi yıllar sonra verilen hükümlerle insanlar gereksiz cezalandırıldı diye düşünüyorum. Ayrıca kamuoyunda “Kobani davası üzerinden Kürtler cezalandırılıyor. ‘Kobani olaylarında devlet olayları önlemedi, faturası Kürt siyasetçilere kesildi’ yaklaşımı var. Ben de aynı kanaatteyim. Yani, devlet bu işi doğru dürüst yürütemedi. Ondan sonra şimdi Kürtlerin sırtına yüklendi sorunluluğu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

« Back home
Ajanslink@gmail.com